Akeşener’den Hükümete Çin Aşısı Eleştirisi Karşısında Uygur Zulmü Cevabı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, KRT TV’de Çiğdem Akdemir’in konuğu olduğu programda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Çin tarafından teslim edilmeyen aşılar için örtük olarak kendisini suçlamasına sert tepki gösterdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, KRT TV’de Çiğdem Akdemir’in konuğu olduğu programda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Bugün ‘Çin’den aşı gelecekti, nerede’ diye soranlar, dün Çin ile aramızdaki hassas konuları kaşıyarak ilişkilerimizi bozmaya çalışıyorlardı. Başarılı olduklarını söyleyemem ama hasar verdikleri kesin” açıklamasına sert tepki gösterdi. Akşener bu sözlerle ilgili olarak, “Burada ben çok üstüme alındım, birebir partimizin üzerine aldım” dedi.
Müslüman Türk Uygur kardeşlerimiz tecavüze uğruyor tecavüze!
Akşener konuşmasının devamında Uygur Türkleri’nin Çin Komünist Partisi tarafından maruz bırakıldığı insalık dışı muamelelere dikkat çekti. Uygur kadınlarının kocalarının evlerinden alındığını ve “Kaynaştırma” adı altında “Kereste gibi” diye nitelediği Çinli adamlar ile aynı eve konulduğunu vurguladı. Akşener, “Kamplar var. Çocuklar için, erkekler için, kadınlar için, ucuz iş gücü için kamplar var” diyen diyerek Çin’de yaşananlara ışık tuttu.
Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yönetimini uygur zulmü konusunda ağır eleştirdi
Akeşener sözlerinin devamında AKP yönetimine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklenerek şunları ifade etti, “Bu arkadaşların hassasiyetle üzerindeki durdukları şey Müslümanlıktır. Rabia’yı da unuttular. Rabia’ya yol açan şehit Esma’yı da unuttular. İslamiyet önemli, Müslümanlık önemli bir parametreydi bu arkadaşlar açısından. Yazıklar olsun bu arkadaşa, Sayın Koca’ya…Çin ile aramızdaki hassas konuları kaşıyarak diyor. Uygurlar, Müslüman Türk Uygur kardeşlerimiz tecavüze uğruyor tecavüze! Soykırıma uğruyor soykırıma! Aramızdaki hassas konuları kaşımakmış…Yazıklar olsun bu arkadaşlara! Yazıklar olsun!
Böyle bir şey olabilir mi? Çin’den aşı gelecekti nerede diye soranlar diyor ama biz sadece öyle sormuyorum. Biz Biontech al dedik, Rusya’dan al dedik, Çin’den al dedik. Uygurlarla ilgili bütün hassasiyetlerimizi her daim, her saniye ortaya koymaya devam edeceğiz. Öbür taraftan vereceksin parasını, alacaksın aşını. Çin’den aşını al ama çeşitlendir dedik. Çin ile aralarında ne olduğunu bilmiyorum. Hiçbirimiz bilmiyoruz. Ne meclis biliyor, ne siyasi partilerin genel başkanları biliyor. Şahsim diplomasisi devam ediyor.”
Çin büyükelçisine çay ısmarladılar gönderdiler herhalde!
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve başkanlık sistemini eleştirmeye devam eden Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pandemiden kendi siyasi geleceğine fırsat gördüğünü ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pandemiyi değil algıyı yönetmeye başladığını söyleyen Akşener, “İşte size ucube sistemin bir sonucu, partili cumhurbaşkanlığı sisteminin bir sonucu. Şu anda her ikisi de başarısız olunduğunun farkındalar. Sayın Erdoğan her zaman olduğu gibi bu işleri Sayın Koca’nın üzerine yıkacaktır, elini yıkayıp çıkacaktır.” dedi.
Çin’den gelmeyen aşılar için de Sağlık bakanı Fahrettin Koca’nın zekice bir hamle yapıp kendisini suçladığını söyleyen Akşener, “ O da bizi suçlamış. Çin’den aşı gelmemesinin sebebi Meral Akşener…Harika ya! Hayret bir şey. Çin büyükelçiliği resmen tehdit etti…Dışişleri Bakanlığı’na elçiyi çağırdılar. Çay ısmarladılar gönderdiler herhalde. Hiçbir bilgilendirme yapılmadı. Hiçbir şey bilmiyoruz. Sayın Koca da bir hedef göstermiş durumda. Bekleriz bilader, buradayız…” dedi.
Bakan Koca’nın açıklamalarını da, “Büyük bir hatanın ötesinde çirkin bir şey” olarak değerlendiren Akşener, “Körle yatan şaşı kalkarmış. Sayın Erdoğan’a buradan bir çiçek atma var” ifadelerini kullandı.
Uygurlar Cinsel İstismar ve Tecavüze Maruz Kalıyor
Trump yönetimi, 19 Ocak 2021’de, ÇKP’nin ağır insan hakları ihlallerini kınamıştı. Komünist rejimin, Uygurlu Müslümanları sindirmek için “soykırım” uyguladığı ve “insanlığa karşı suç işlediği” vurgulanmıştı.
O zamanki ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo yaptığı açıklamada, ÇKP’nin bir milyondan fazla Uygur Türkünü tutukladığını ve onları zorunlu çalıştırma, kısırlaştırma ve işkenceye maruz bıraktığını söyledi.
Pompeo, “Mevcut somut delileri dikkatlice inceledikten sonra, ÇKP’nin önderliği ve kontrolü altındaki Çin Halk Cumhuriyeti’nin ağırlıklı olarak Müslüman Uygurlara ve Sincan bölgesindeki diğer etnik ve dini azınlıklara karşı soykırım yaptığını açıkça görüyoruz”, yorumunda bulundu.
Eski Dışişleri Bakanı: “Bu soykırımın şu anda gerçekleştiğine ve Çin Komünist Partisinin, Uygurları yok etme yönündeki sistematik girişimine tanık olduğumuza inanıyorum”, dedi.
Bu açıklamadan iki hafta sonra, BBC Sincan’ın sıkı korunan “dönüştürme kamplarında”,gerçekleşen sistematik cinsel işkence hakkında ayrıntılı bir rapor yayınladı. Rapor, göz altı merkezlerinde zulüm görmüş Uygur Türkülerinin ifadelerine dayandırıldı. Rapor, işkence ve toplu tecavüzün dehşetini inanılmaz boyutunu gözler önüne serdi.
42 yaşındaki Bayan Tursunay Ziawudun, Sincan’dan serbest bırakıldıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne kaçtı. BBC’ye, Çin’in Sincan’daki gizli kamplarında dokuz ay boyunca gözaltında tutulması sırasında yaşadığı ve tanık olduğu cinsel istismarı anlattı.
Bir Kazak Türkü ile evli olan Ziawudun, Kazakistan’da beş yıl geçirdikten sonra 2016 yılında çalışmak üzere Sincan’a döndü. BBC’ye elektrikli coplarla nasıl işkenceye uğradığını ve grupça ona, tam üç kez nasıl tecavüz edildiğini anlattı.
Ziawudun, onlar sadece tecavüz etmiyorlar, kadınların her yerini de ısırıyorlar. Onların insan mı, yoksa hayvan mı oldukları belli değil”, yorumunda bulundu. “Vücudun her yerini ısırıyorlar ve korkunç yara izler bırakıyorlar. Bunu Görmek iğrençti … Ve orada eziyet eden tek bir kişi değil. O saldırgan mahlukatlar, iki veya üç kişilik gruplar halinde hareket ediyor.”
Fox News’e konuşan Ziawudun, “40 yaşın altındaki her kadına tecavüz edildi. Kamptaki herkes bunu yaşadı … Ben de dövüldüm, tekrar ve tekrar tekmelendim. Bir kez özel yerlerime öyle sert vurdular ki, kanamam oldu ve oluşan tahribat yüzünden yumurtalıklarımı aldırmak zorunda kaldım”, dedi.
BBC raporu, yaşlı kadın mahkumların bile zulüm gördüğünü ortaya koyuyor. Ziawudun, yaşlı bir Uygur kadınının nasıl küçük düşürüldüğünü hatırlıyor.
Yaşlı kadının her şeyini çıkardılar ve onu sadece iç çamaşırlarıyla bıraktılar. O kadar utanmıştı ki, kendini kollarıyla örtmeye çalıştı” diyor Ziawudun. Bunu görünce çok ağladım. Gözyaşlarım sel olup aktı.”
Sincanlı Özbek Türkü bir kadın olan Çelbinur Sedik, olayları Ziawudun’a benzer şekilde anlatıyor. O, gözaltı merkezindeki mahkumlara Çince öğretiyordu. Çelbinur:” Toplu tecavüzün yaygın bir uygulama olduğunu ve Çin polisinin sadece tecavüz etmekle kalmadığını, aynı zamanda elektrik şoku da kullandığını” vurguluyor.
Kazak Türkü Gulzira Auelkhan,BBC’ye toplu tecavüzleri anlattı. Benim görevim kadınların soyunmalarına yardım etmek ve onları bağlamak idi. Beni bunun için zorladılar, orada neler olduğunu kimseye anlatamamam…. Onların hedefi ruhları parçalamak”, dedi.
2017’de 15 ay boyunca kadınlara özel bir kampta tutulan Kazakistan uyruklu, Gülbakhar Jalilova, The Epoch Times’a kamplarda tecavüzün yaygın olduğunu söyledi.
Gülbakhar :”Genç kızlar bütün gece dışarı çıkarılır ve tecavüze uğrar. Karşı koyanlara iğne yaparlar ve öldürürler”, dedi.
Kampta Çince öğretmek zorunda kalan Kazak asıllı Sayragul Sauytbay, 2019 yılında İsrail gazetesi Haaretz’e polisler tarafından tecavüze uğrayan bir kadın mahkûma tanık olduğunu söyledi. 200 mahkum “birbiri ardına” onu kirleti. Bu olay, Sauytbay’ı travma geçirmesine neden olmuştur.
Sauytbay Haatetz’e: “Tecavüzler sırasında nasıl tepki verdiğimizi izlediler,” dedi. “Başını çeviren, gözlerini kapatan veya şok geçiren herkesi alıp götürdüler” diye szölerine devam eden Sautbay “Onları bir daha hiç görmedik. Gerçekten çok berbat bir durumdu. Ona yardım edemediğim için bu çaresizlik hissini asla unutmayacağım. Bu olaydan sonra geceleri uyumakta zorlanıyorum.” dedi.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.