BM Çin’den Organ Trafiğini Durdurmasını İstedi
CENEVRE – Çin hükümeti tarafından mahkumlardan zorla organ alımını durduracağına dair altı ay önce verilmiş sözün yerine getirilmediği anlaşılması üzerine doktor, avukat ve uluslararası aktivistlerden oluşan grup bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptı.
24 Haziran tarihinde DAFOH (Zorla Organ Alımına Karşı Doktorlar Kuruluşu) Çin’de özellikle inanç mahkumlarına karşı devam eden bariz insan hakları ihlali ile ilgili sessizlik duvarını yıkmak için Cenevre’de Palais des Nations’da bir konferansa başkanlık etti. Washington merkezli sivil toplum kuruluşunun davası, 2012 yılında başlatılan global dilekçe aracılığıyla 50 ülkeden toplanan iki milyon imza ile destek buldu. Dilekçede, DAFOH, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Al Hussein’den Çin’de zorla organ toplama uygulamasının ve Falun Gong uygulayıcılarına yapılan işkencenin derhal durdurulmasını talep etti.
Çin’de bir gönüllü organ bağış sistemi bulunmamaktadır. Bu da Konfüçyüs geleneksel inancından kaynaklanmaktadır. Çin’deki inanışa göre, vücut ölümden sonra bile olduğu gibi muhafaza edilmelidir. Buna rağmen Çin, dünyada organ nakli sayısı bakımından ABD’den sonra ikinci gelmektedir. Peki bu nasıl mümkün olabiliyor?
Cezaevinde ya da çalışma kamplarında ölümden kaçmayı başarmış vicdan mahkumları da klinik muayenelere maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Ne yazık ki bu muayeneler mahkumların iyiliği için değil, mahkumların organlarının satılmak için uygun olup olmadığını görmek için yapılıyordu.
DAFOH yetkilisi Huige Li toplantıda Çin’de son 15 yılda organ naklinin nasıl arttığını ve 2004 yılında en üst seviye olan 12.000’e nasıl ulaşıldığını anlattı. Kasım 2006’daki Guangzhou konferansında, Çin’in eski Sağlık Bakanı Huang Jiefu’nun ifadelerine göre organların bir kısmının öldürülen mahkumlardan geldiği anlaşılıyordu. Bu ifade, Çinli yetkililerin daha sonra yaptıkları açıklamalar ile çelişiyordu. 7 Mart 2013 yılında bir yetkilinin Southern Metropolis Gazetesine verdiği demeçte son on yılda Çin’deki idam edilen mahkum sayısı her yıl yüzde on oranında azaldı. Peki öldürülen mahkum sayısı bu derece hızlı azalırken, organ nakli sayısı nasıl artabildi?
DAFOH hukuk danışmanı Carlos Iglesias’a göre, bu yeni bir Soykırım, “çünkü bu zulmü tanımlamanın başka yolu yok.” Iglesias “Sadece Falun Gong’a ve prensipleri olan doğruluk, merhamet, hoşgörüye inandıkları için 100 milyon masum Çinli vatandaşa ölümüne işkence yapılıyor ve onlar organ bankası olarak kullanılıyor” dedi. İspanyol avukat, ayrıca 16 Haziran 2015 tarihinde herhangi bir korku veya iltimas olmadan “sesini duyuramayanları” savunacağını belirten Yüksek Komiser Al Hussein’i de uyardı. “Birleşmiş Milletler beyefendileri uyanın, tarihin en acımasız savaşı gerçekleşiyor, iyilik ile kötülük arasında gözle göremediğimiz, sessiz bir savaş” dedi.
1999 yılında Çin Komünist Parti lideri Jiang Zemin Falun Gong’a karşı zulüm başlattı. Zemin, parti yetkililerine “Herkesin önünde karalayın, finansal olarak yok edin ve fiziksel olarak ortandan kaldırın” talimatı vermişti.
İsviçre Tehdit Edilen İnsanlar Topluluğu Direktörü Christoph Wiedmer insan hakları konusunun şeffaflık ile çözülebileceğini ifade etti ve “BM Mülteciler Yüksek Komiserliği içerden durumu araştırmak için birşeyler yapmalı” dedi. Wiedmar bu sebeple DAFOH ve dünyanın dikkatini bu konuya çekmek için mücadele verenlerin desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Uluslararası İnsan Hakları Derneği (ISHR) üyesi Silvan Fedier de aynı görüşü paylaşarak, insan hakları örgütlerinin hepsinin bu davada aktif olarak yer alması çağrısında bulundu. Organ Nakli ve İnsan Hakları projesi kurucusu Fedier, “Büyük farkındalık yaratmak amacıyla daha fazla organizasyonu, siyasi, tıbbi ve hukuki uzmanları bir araya getirerek bu misyona verilen değeri büyütüyoruz. Tek bir vücut olarak bir araya gelerek ancak, kendi vatandaşlarına karşı tüm devlet mekanizmasını seferber edecek boyuttaki bir soykırımı sonlandıracak güce sahip olabiliriz” dedi.
Davide Giannotti, Epoch Times