Çin’in Mahkumların Organları İle İlgili Anlam Şaşırtmacası

2015-10-17-mh-uk-media-organharvesting

Haftalık tıp dergisi BMJ (eski British Medical Journal), 15 Ekim 2015 tarihinde  Kirk C. Allison, Nobert W. Paul, Mishael E Shapiro, Charl Els ve Huige Li tarafından kaleme alınmış “Çin’in Mahkumların Organları ile İlgili Anlam Şaşırtmacası” başlıklı bir blog yazısı yayınladı.

Söz konusu yazıda Çin’de uygulanan organ nakli politikalarına karşı uluslararası kamuoyundan gelen baskıya karşı, Çin Organ Bağışı Komitesi Başkanı ve Eski Sağlık Bakan Yardımcısı Huang Jiefu’nun 3 Aralık 2014 tarihinde, 2015 Ocak ayından itibaren Çin’in organ nakli için ölüm cezasına çarptırılan mahkumların organlarını kullanmayı durduracağını açıklamasının aslında bir aldatmaca olduğu ve o tarihten itibaren birçok tıp uzmanı ve uluslararası gazetecinin Çin’in organ kaynağı olarak idam mahkumlarını kullanmayı durdurduğuna inandığı ancak bu durumun kesinlikle böyle olmadığı ifade edildi.

Yazıda Huang Jiefu’ya ait ölüm cezasına çarptırılan mahkumlardan organ alımının durdurulduğu ifadesinde  aslında bu mahkumların izni olmadan organlarının yasa dışı bir şekilde alınmasının  kastedildiği ve Çin’de ölüme mahkum edilmiş mahkumların izni ile organ alımının hala yasal olduğu ifade edildi. Bu durumun sebebi olarak ise Çin’de hala organ bağışçısı olarak mahkumlar ve sıradan vatandaşlar arasında  yasal bir ayrım yapılmaması ve hala izinleri olduğu sürece mahkumların da bağışçı olarak sınıflandırılması gösterildi.

Yazının devamında gönüllü olarak bağışlanmış olan “mahkum organlarının” kullanılmasının uluslararası organ nakli ahlak ilkelerine hala aykırı olduğu şöyle ifade edildi; “Uluslararası toplumun baskısı altında, Çin’in organ nakli yetkilileri vicdan mahkumlarından zorla organ toplama uygulaması üzerinden dikkati kaydırmak için yıllar önce idam mahkumlarından organ topladığını itiraf etti. Fakat böyle olmaması gerektiği Dünya Tabipler Birliği (WMA), ‘ölüm cezasının uygulandığı ülkelerde, idam mahkumlarının organ ve/veya doku vericisi olarak kabul edilmemelidir’ yönündeki politikasında açıkça belirtmektedir.”

Ayrıca bu durum yazıda şöyle ifade edildi; “Ancak, Çin’de ‘gönüllü bağışlanan’ mahkum organlarının kullanılması uluslararası etik kuralları ihlal etmeye devam etmektedir çünkü bağımsız, bilgili karar verilmesini gerektiren organ bağışının gönüllü yapılması, organ nakli tıbbında temel bir ilkedir. Hatta ‘rızası’ ile bile mahkumların organlarının kullanılması kabul edilebilir değildir: mahkumlar ne baskıdan arınmış, ne tam olarak bilgilendirilmiş, ne onlar, ne de aileleri isteyerek rıza verebilmiştir.”

Yazıda basında konu ile ilgili yer alan örneklere de yer verildi;

• China Daily 4 Aralık 2014’te şunları yazdı: “Huang’ın gazetecilere verdiği demeçte, mahkumlar halen organ bağışları için uygun adaylar arasında, ama onların organları gelecekte temel fark yaratarak, özel alımlar için kullanılmak yerine bilgisayarlı sistemde kayıtlı olacak.”

• People’s Daily, 28 Ocak 2015’te şunu bildirdi: “Huang Jiefu’ya göre, idam mahkumları da vatandaştır. Yasa, organ bağışı hakkından onları mahrum etmez. İdam mahkumları organlarını bağışlayarak suçları için kefaretini ödemekte istekli ise, onlar teşvik edilmelidir.”

Yazarlar; “Bütün bu ifadeler hep birlikte net bir mesaj veriyor: idam mahkumlarına hala izin veriliyor, hatta belki de Çin’deki ‘gönüllü’ organ kaynakları için bile teşvik ediliyorlar. Bu organlar artık vatandaşların gönüllü bağışları olarak sınıflandırılıyor.” ifadeleri ile Çin’in aslında bu konu hakkında bir anlam şaşırtmacası içerisinde olduğunu belirttiler ve “Görünüşe göre, Çin bu konuda anlamsal bir hile oynuyor. Tutukluların organları devamlı kınamayı önlemek için farklı bir söylem altında hasat ediliyor. “Mahkum organları ile Çin’in anlamsal hilesi çok ‘başarılı’ çalışıyor ve şimdiden meyvelerini vermeye başladı.” diye yazdılar.

Yazıda özellikle Çin’de hapishanelerde tutulan çok sayıdaki Falun Gong uygulayıcıları için de, “2006 yılından beri bir araya getirilen kanıtlar, vicdan mahkumlarının arasında öncelikli hedef olarak acımasızca zulüm gören Falun Gong’u uygulayıcılarının Çin’de organları için öldürüldüğünü göstermektedir. Bu sorun artan bir şekilde kamu medyalarında (örneğin BBC radyo raporu ve son SBS ve CBC televizyon raporları) ve siyasi alanda (örneğin 12 Aralık 2013 tarihli Avrupa Parlamentosu’nun ‘Çin’deki Organ Hasadı’ kararı ve benzer isimle 21 Nisan 2015 Avrupa Parlamentosu oturumu) dikkat çekti” ifadelerinde bulundular.

Yazının devamında da; “Eğer bu anlamsal hile (vatandaşlardan gönüllü bağış olarak etiketlenen mahkum organları), uluslararası tıp camiası tarafından kabul edilirse, Çin resmi olarak uluslararası etik kuralları atlayacak ve böylece, mahkumlardan etik dışı  organ toplama uygulaması hiç bitmeyen bir hikaye haline gelebilir…Ayrıca, yeni ‘standart’ aynı zamanda vicdan mahkumlarından zorla organ toplama artışını güçlendirebilir… Gönüllü’ organ bağışı için normal vatandaşlar olarak mahkumları yeniden tanımlayan Çin’in ulusal organ tedarik sistemi aracılığıyla, idam mahkumları ve vicdan mahkumlarından organ tedarikini aklanmak için istismar edebilir.” dendi.

Yazarlar, uluslararası etik standartlar ve istismar riski altındaki savunmasız nüfus nedeniyle, tutukluların her türlü organının kullanımının Çin’de kanunen yasaklanmasını ve Çin’in bağımsız meslek kuruluşlarının organ bağış sistemini, şeffaf ve doğrulanabilir bir hale getirmesi gerektiğini ve itibarını kazanmak için uluslararası denetimlere açması gerektiğini belirttiler. “O zamana kadar, yaptırımlar devam etmelidir.” sonucuna vardılar.

Clearharmony

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.