Cesaret Gösterisi Çin Rejimine Karşı Meydan Okudu

Batılı Falun Gong uygulayıcıları 20 Kasım 2001’de Tiananmen’de biraraya gelerek Çinli yetkilileri şok edip, uygulayıcıları cesaretlendirdi. (Epoch Times Fotoğraf Arşivi)

Otuz kişilik Batılı bir grup dokuz yıl önce barış dolu mesaj için ansızın Tiananmen Meydanı’nda toplandıklarında tüm dünya basını onları izledi. Bu durum, aynı zamanda Çin’in köle işçi kamplarının karanlık köşelerine umut mesajı gönderdi ve dünyada lüks içerisinde yüzen Çin konsolosluklarını sarstı.

Devletin sıkı kontrolü, 20 Kasım 2001 tarihinde Pekin’in sembolik merkezinde 36 Falun Gong uygulayıcısı tarafından güpegündüz ihlal edildi. Avrupa, Avustralya ve Kuzey Amerika’dan gelen uygulayıcılar güneşli bir Salı günü saat 14’de önceden belirlenen bir yerde sessizce biraraya geldiler. Sohbet ederek ve gülerek sanki okul fotoğrafı çektirir gibi fotoğraf için poz verdiler. Daha sonra, çoğunluğu yere oturup, meditasyon yaparken diğer bir kısmı ayakta durarak büyük, altın harflerle hem İngilizce hem Çince  “Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü” yazılı afişleri tuttu. Bir an Falun Gong ilkeleri açıkca sergilenirken arkada Tiananmen (“Göksel Barış Kapısı”) üzerinde yazılı Çince kelimeler nadiren doğru olan bir arka zemin oluşturuyordu: “Yaşasın birleşmiş dünyanın tüm insanları”.

Yirmi saniye sonra polis arabaları etraflarını sardı ve Çin’deki Falun Gong zulmünün küçük bir örneğine tüm dünya tanık oldu. Polis bu masum insanları yerlerde sürükledi ve “Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü” yazılı afişleri yırttı. Sidney’deki Çin Konsolosluğu’nda görevli eski bir diplomat olan Chen Yonglin bir emailinde “Böyle bir hareket Çinli yetkilileri korkuttu” diye yazdı ve ekledi “Böyle  büyük bir topluluk komünist hükümetin devrilmesine sebep olur diye düşündüler.”

Gruptaki altı Amerikalı’dan biri olan Leeshai Lemish, “Sembolik eylemimiz aracılığıyla Çin’deki zulmü tüm dünyaya duyurmayı ümit ettik” dedi. Böyle masum eylemler, Çinli Falun Gong uygulayıcıları için korkunç olaylara sebep oldu. Aynı eylemi tekrar ettiği için o yıl içerisinde en az beş uygulayıcı dövülerek öldürüldü.

Kasım 2001 itibariyle 300’den fazla Çinli uygulayıcının rejim tarafından öldürüldüğü teyit edildi. İnançları yüzünden işkence gören ve öldürülen insanların gerçek sayısı bugün hala bilinmiyor ancak Falun Dafa Bilgi Merkezi’ne göre on binlerce olması muhtemel.

Temmuz 1999’da zulümler başlamadan önce, Çinli yetkililer Çin’de 70 ile 100 milyon kişinin Falun Gong uyguladığını tahmin ediyordu.  Bilgi Merkezi, görgü tanıkları da dahil olmak üzere çeşitli kaynaklara dayanarak, yüzbinlerce uygulayıcının şu an Çin’deki çalışma kamplarında tutulduğunu belirtti.

Mesaj Gitti

Lemish, polis üzerine yürüdüğünde, gözleri kapalı Falun Gong meditasyon pozisyonunda oturmakta olduğunu söyledi ve ekledi “Polis etrafımızda bir kargaşa yarattı. Ama o anda, kalbimin gülümsediğini hissettim. Korkular, tereddütler ve engellere rağmen biz bunu başardık.”

Kanadalı Zenon Dolynyckyj gruba katılma kararını yansıtır gibi “Orada benden çok daha büyük birşey, benim, kişisel hayatımın ve insanlık boyutundan da öte de bir durum vardı” dedi. Dolnyckyj elindeki afiş düşerse diye bacağına sarılı ikinci bir afiş taşıyordu. Gruptaki diğer insanlar polis arabalarının oluşturduğu çemberin içerisine itilip, sürüklenirken, o polislerin elinden kaçıp afişi açarak “Falun Dafa Hao!” (“Falun Dafa İyidir!”) diye bağırıyordu. “Çok hızlı hareket ettiğim için afiş dalganıyordu. O sebeple durmak zorunda kaldım. Daha olup biteni anlamadan yüzüm kaldırıma çaptı” dedi.

Polis karakoluna vardıklarında uygulayıcılar polisin gözetimindeki küçük bir odaya konuldu. Lemish’in ayaklarında sadece çorapları vardı, ayakkabıları meydanda kalmıştı. Genç polislerin kafalarının karışık olduğunu söyledi. “Bir tane uzun boylu, zayıf polisin, çaresizlik içinde masaya elini vurarak ‘Biz de biliyoruz Falun Dafa iyi’, diğer polislerin ise ‘bu bir ulusal politika yapabileceğimiz hiçbir şey yok’ dediklerini hatırlıyorum” dedi.

Polis tek tek uygulayıcıları sorgulamaya başladı.  Ancak, bir kadın polis masanın altına eğilerek cep telefonundan ülkesindeki bir medya kuruluşunu aradı. Protesto haberinin uluslararası sahnede oynamasını sağlamak için bunu yaptı.

“Bu olayı bastıramıyacaklarını ve çarpıtamıyacaklarını anlayınca bize karşı tavırları değişti ve iyi davranmaya başladılar” dedi bir diğer Amerikalı, Adam Leining. Birkaç uygulayıcının parmaklıklar arkasında çekilmiş fotoğrafını polisten almayı başardı.

Olayın Çin Dışındaki Yankıları

“Bu zulmün utanç verici, hatalı ve üst düzeyin kararı ile uygulanmak zorunda olduğu herkes için çok açıktı” dedi Leining. Chen, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) Batılılı bir grup insanın Tiananmen’de protesto gösterisi yapmış olmasından korktuğunu ve utandığını söyledi.

Chen “Gösterinin hemen arkasından, Sydney Başkonsolosu ve diğer yurtdışı konsolosluklar Falun Gong uygulayıcılarının tüm vize başvurularını reddetmeleri için açık talimatlar aldı” dedi ve ekledi “Rejim aceleyle ‘Batılı uygulayıcılar hukuku deldi ve ülkeden ihraç edildi’ diyerek bir açıklama yazdı ve Avusturalya’daki medya kuruluşlarına dağıttı.”

Her bir Falun Gong uygulayıcısı hakkında daha fazla kişisel bilgi toplanması ve yakından takibi konusunda Rejim bir ferman yayınladı. Geniş bir Falun Gong uygulayıcı grubu için böylece karaliste oluşturulmuş oldu.

Chen diplomatik görevinden ve Komünist Parti’den 2005 yılında ayrıldı. O zamandan beri Falun Gong uygulayıcılarını yurtdışında takip etmek için ÇKP’nin kullandığı değişik metodlar (Avusturalya’da faaliyet gösteren 1,000 casus şebekesi de dahil olmak üzere) hakkında ayrıntılı bilgiler ortaya çıkardı.

Çalışma Kampları

Kasım 2001’de bu olaylar olurken, Guangzhou Chapou Kadınlar Zorunlu Çalışma Kampında (Tiananmen Meydanı’ndan en az 1400 mil uzakta) Crystal Chen adlı bir bayan işkence görüyordu. Falun Gong uyguladığı için tutuklanmıştı. Yetkililer onu zorla inancından vazgeçirmeye çalışıyordu. Devlet gazetelerindeki propogandayı okumaya zorlanırken Batılı bir grup insanın Tiananmen’de gösteri yaptığını öğrendi. ‘Yabancı güçler’, ‘Yasayı ihlal eden Çinli karşıtı bir grup’ diye yazmışlardı. Daha sonra ABD’ye taşınan Chen “Gazeteyi tersden okumayı biliyordum. Bu haber beni çok cesaretlendirdi. Maruz kaldığım işkenceye dayanma gücü verdi. Yanlız olmadığı mı biliyordum” dedi.

Li Heping ise 2001 yılında Zhejiang Eyaleti Shiliping Çalışma Kampındaydı fakat protestonun haberini bir yıl sonra başka bir uygulayıcıdan aldı. Bir polis memuru ona Batılı Falun Gong uygulayıcılarının ‘Çin’i yıkmak’ için Tiananmen meydanında toplandıklarını bir sır olarak söylemişti. Li “Bu olaydan dolayı çalışma kampında polisten ve ÇKP’den bize daha fazla baskı geleceğini bilmemize rağmen Batı dünyasından destek geldiğini duyduğum an çok rahatladım” dedi. Li, kampta yaklaşık iki yıl boyunca, beyin yıkanmasına, zorla işçiliğe ve zorla ilaç enjeksiyonlarına maruz kaldı. Şimdi ABD’de yaşıyor.

Kanadalı avukat Clive Ansley Falun Gong zulmünün başladığı ilk yıllarda Çin’de çalışıyordu ve ÇKP’nin gruba karşı yürüttüğü propaganda ve iftiranın boyutuna tanık oldu. “2001 yılında Batılıların yaptığı protesto Komünist Partisini hem utandırmış hem de kızdırmış olmalıydı ancak yine de bugüne kadar rejimin davranışı ve zulümün seviyesi üzerinde pek etki yaratmadı” dedi.

Ansley “Hiçbir şey Komünist Partisini Falun Gong zulmüne karşı daha insancıl yapamadı” dedi ve ekledi “Çin’de bir sözleşme ya da insan hakları konusu olsun bizzat dahil olduğum veya gözlemlediğim herşeyde, kamuoyu önünde onları utandırmadan herhangi bir değişimin söz konusu olmadığını biliyorum.“

Uzun Dönüş Yolu

Lemish uçağa zorla bindirilerek sınırdışı edildiklerini söyledi.Uçaktaki koltuk ceplerinde Komünist Parti’nin resmi İngilizce gazetesi olan China Daily vardı. “Bizden bahseden bir haber vardı. Hepimizin iyi muamele gördüğünü yazıyordu” dedi.

“Bu noktada hayretler içerisinde ağzım açık kaldı. Yan koridor tarafında oturan Kanadalı arkadaşımın burnu kırıktı,  Avustralya’dan gelen arkadaşımın eli şişmiş ve kırılmıştı.”

“Makalede ayn zamanda problem çıkarmak için yabancı güçler tarafından organize olduğumuz yazıyordu”

Leining “Batılıların rejimin yapabileceklerini anlamaları zor. Çünkü elimizde benzer örnekler yok” dedi.  “Biz savaş ve hastalığı anlıyoruz. Ama bir kişinin böyle mantık dışı ve insanlık dışı bir şekilde saldırıya uğraması Batı toplumunda idrak edilecek bir durum değil. Falun Gong’a karşı yapılan zulüm büyük bir şiddet hareketinden başka bir şey olamaz.”

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.