Çin’de Kanlı Müdahalenin 10. Yıldönümü

Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin Komünist Partisi (ÇKP) hükümeti, yapılan barışçıl gösterilere kanlı müdahalede bulundu.

Çin’in Guangdong eyaletinde bir fabrikada zorla çalıştırılan Uygur Türklerinin birlikte çalıştıkları Çinli kadınları taciz ettiklerini öne sürerek olaylar başladı.

26 Haziran 2009 yılında fabrikaya saldıran Han Çinliler, sayıları onlarca olduğu belirtilen Uygur Türkünü öldürdü. Kısa sürede Han Çinlilerle Uygurlar arasındaki gerilim büyüdü.

Türk işçilerine yönelik saldırıları ve baskıları, ortadan kaybolma ve kaçırılma, fabrikalarda zorla çalıştırılmaları bitirmek amacıyla başlayan protesto 5 Temmuz 2009 günü başkaldırının ilk günü olarak kayıtlara geçmiş, en az bin kişilik üniversite öğrencileri ve iş adamlarından oluşan aydın kesim protestolara katılmıştır.

Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve diğer uluslararası insan hakları örgütlerinin barışçıl olarak tanımladığı gösteriye Çin Hükümeti sert ve kanlı şekilde müdahalede bulundu.

Görgü tanıkları, göstericilerin Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından bilinçli olarak tahrik edildiği, sivil görünümlü kişilerin eylemcilerin arasına girerek gösterilerin hedefinden saptırmaya çalıştığını öne sürdü.

Öte yandan yabancı medya mensupları kentten çıkarılmış ve bölgede internet bağlantısı kesilerek Urumçi dış dünyadan tamamen koparılmıştır.

O dönem Çin medyasında, çıkan çatışmalarda 197 kişi hayatını kaybettiği söylenmiş fakat gerçekte ölü sayısının binden çok daha fazla olduğu halk tarafından kabul edilmiştir. 10 binden fazla Uygur Türkü kaybolmuş va yıllardır haber alınamamaktadır.

Doğu Türkistan’da doğan şimdi Türkiye’de yaşayan bir Uygur Türkü görgü tanığı olarak ‘Dünya Bülteni’ne yaptığı bir röportajda şu sözleri sarfetmiştir;

“Çinlilerin açıkladığı hiçbir rakam ve söylediği hiçbir söz doğru değildir. Çin’de mevcut rejim ve sistem her ne kadar komünist rejim olarak lanse ediliyorsa da gerçekte idareye ve yönetime Çin şovenizm ve faşizmi hakimdir. Çin’in binlerce yıllık devlet geleneğinden süzülüp gelen bugünkü sistemde de yalan, aldatma, göz boyama ve iki yüzlülük hakimdir. Ben bu rejimde 40 yıla yakın çalıştım. Ömrüm, yalan, hile ve mekir, desise ve riya içinde ve ondan korunmaya çalışmakla sürdü. Çünkü, buna uymayana hayat hakkı yoktur. 5 Temmuz Katliamı’nda açıklanan rakamlar da diğerleri gibi doğru değildir. Çin askerleri, o zamanki bölge diktatörü ÇKP Genel sekreteri Cellat Vang’ın silahlandırıp Uygurların üzerine saldığı etnik Çinli Çeteleri ile çok iyi bir koordinasyon ve işbirliği yaparak Uygurlara karşı büyük soykırım gerçekleştirdiler. Bizim duyduğumuz ve kişisel tahminim, ölen Uygurların sayısı binlercedir. Çünkü Urumçi’de Uygurların evleri ve dükkanları günlerce arandı. Gece sokaklarda sabaha kadar Çin Askerleri, Özel Birlikler ve Paramiliter Bingtuen adı verilen Çinli Çeteler tarafından Uygurlar katliama tabi tutuldu. Açıkçası Uygurlar sokaklarda kovalanarak ve vurularak katledilidiler. Biz bu katliam haberlerini fısıltı gazetesinden duyduk. Ama görüntülerini görmedik. Türkiye’ye geldikten sonra bu katliamlara ait görüntüleri burada gördüm. Çinliler televizyonlarda bize, Uygurlar, Çinlilere saldırıp öldürdüler ve yaraladılar diye yayın yaptılar, sürekli yaralı ve ölü Çinlileri gösterip durdular. Çünkü, medya rejimin güdümünde. Rejim de etnik Çinlilerin elinde. Onlar medyayı kendilerine göre yönlendirirler. Gerçeklerin Çinliler için hiçbir önemi yoktur.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.