ÇMO, İTO ve TTD açıklamasında bölgede asbest yayılımını gösteren verilerin yok sayıldığı vurgulanarak yetkililer göreve çağrıldı.
İstanbul Tabip Odası (İTO), TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), Türk Toraks Derneği (TTD) ÇMO İstanbul Şubesinin Hatay’da yaptığı asbest incelemesi ile İTO İstanbul Şubesinde ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamaya İTO adına Esin Tuncay ve Ertuğrul Oruç, TTD adına Haluk Çalışır, ÇMO İstanbul Şube adına Utku Fırat katıldı. “Depremin etkileri sürüyor! Sadece toz değil asbest de soluyoruz!” başlıklı açıklamada bölgede asbest yayılımı olduğunu gösteren verilerin yok sayıldığı vurgulanarak yetkililer göreve çağrıldı. Aksi halde halk sağlığının tehlikeye atılması nedeniyle hukuki yollara başvurulacağı duyuruldu.
Açıklamayı İTO Yönetim Kurulu üyesi Esin Tuncay okudu. Yapılan açıklamalarda asbest ve tozun ciddi sağlık sorunlarına yol açacağı vurgulandı, enkaz kaldırma çalışmalarının yönergelere uygun ve halk sağlığını önceleyen şekilde yapılması gerektiğinin altı çizildi ve Çevre Mühendisleri Odası’nın Hatay’da yaptığı araştırma paylaşıldı. Açıklamada;
” Yapılan araştırmada çeşitli lokalizasyonlardan alınan 45 farklı örneklemin 16’sında asbest saptanması, bu örneklerin 4’ünün asbest içerdiği bilinen bir yapı malzemesi olan “eternit”, kalan 12s’inin ise değişik yüzeylere çöken toz örneklerinde saptanmış olması tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne sermiştir.
Asbest içeren bu yapı malzemeleri gerek deprem gerekse enkaz kaldırma çalışmaları sırasında parçalanması sürtünmeye maruz kalması durumunda, havaya kolaylıkla karışıp insanların ve diğer canlıların solunum havasını sağlık için riskli hale getirmektedir. Zamanla Akciğer Zarı Kanseri (Mezotelyoma), akciğer, gırtlak, yutak, yumurtalık, mide ve bağırsak kanserlerine neden olduğu bilinmektedir.
Asbest solumak ayrıca, akciğer dokusunda sertleşme ile seyreden Asbestozis hastalığına, akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesine de neden olmaktadır.
Akciğer kanseri ve Mezotelyoma, asbest maruziyetinden 10 ile 40 yıl sonra ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle enkaz bölgesinde yaşayan depremzede insan ve hayvanlar, bölgede görevlendirilmiş ve özellikle enkaz kaldırma işinde çalışan tüm personel risk altındadır.
Enkaz kaldırma sırasında asbest riskinden bağımsız olarak ortaya çıkan tozun da önemli sağlık riskleri söz konusudur. Toz bulutu içerisinde gözle görülemeyecek kadar küçük toz parçacıkları (2,5 mikron çapında) akciğerlere ulaşarak hem inflamasyona, hem de kana karışarak, özellikle damar hasarına neden olmaktadır. Bu hasar sonucu, hayati organlarda kalp krizi, inme ve felçler gibi yaşamsal hastalıklar ortaya çıkabilir. Toza maruziyet ayrıca akciğer ve mesane kanseri, solunum yollarında alerjik reaksiyonların artması, KOAH ve Astım gibi hastalıkların aktive olmasına da neden olmaktadır. Gebelik sırasında anne karnında ve bebeklik dönemindeki maruziyetin, akciğer gelişim bozukluklarından otizme varan çok sayıda sağlık sorununa neden olduğu bilinmektedir.
Ayrıca deprem enkazlarında evlerde bulunan çeşitli elektronik, elektrikli cihazların parçalanması sonucu çeşitli ağır metal ve toksik maddelerin de enkaz ile birlikte yayılan toz içerisinde havaya, yağmur ile toprağa bulaşması söz konusudur.
Yetkililere düşen görev, bu tehditleri görmezden gelmek değil, alınması gereken acil önlemleri hayata geçirmektir.
Mevcut yönetim anlayışı ve rant politikaları, doğa olaylarını felakete dönüştürmektedir ve terk edilmelidir. Bu anlayış değiştirilmezse, gerek yaşanan depremlerde, gerekse kentsel dönüşüm yapı yıkımlarında da insan sağlığı tehlikeye atılmaya devam edilecektir.
Belediyeleri ve çevre bakanlığını enkaz kaldırma çalışmalarının yönetmeliklere uygun olarak yapılmasını sağlamak için göreve çağırıyoruz. Aksi takdirde hizmet kusuru sonucu halk sağlığının tehlikeye atılması nedeniyle hukuk mücadelesi sürdüreceğimizi ve sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı duyuruyoruz. ” ifadelerine yer verildi.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.