Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de bir çözüm isteniyorsa öncelikli olarak Halep’teki durumun kontrol altına alınmasının şart olduğunu söyleyerek, Obama, Putin ve Merkel ile görüştüğünü açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa ile yaşadığımız sorunlar ortak sorunlardır. AB sürecinde samimi olduk. Verdiğimiz sözleri tuttuk. Göçmen kriziyle ile ilgili AB verdiği sözleri tutmadı. Türkiye’den kaçıp giden teröristler Avrupa Birliği ülkelerinde rahat rahat dolaşıyor. Bunları söylediğimizde rahatsız oluyorlar. Bu yanlışları göreceksiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa ile yaşadığımız sorunlar ortak sorunlardır. AB sürecinde samimi olduk. Verdiğimiz sözleri tuttuk. Göçmen kriziyle ile ilgili AB verdiği sözleri tutmadı. Türkiye’den kaçıp giden teröristler Avrupa Birliği ülkelerinde rahat rahat dolaşıyor. Bunları söylediğimizde rahatsız oluyorlar. Bu yanlışları göreceksiniz” dedi.
Halep’te drama da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de bir çözüm isteniyorsa öncelikli olarak Halep’teki durumun kontrol altına alınması şarttır. Sayın Putin’le çok sayıda görüşme yaptım. Sayın Merkel ile görüştüm. Onunla yaptığım görüşmede neler yapabiliriz diye konuştuk. O da insani yardım konusunda hazırız dedi. Sayın Obama ile görüştüm. Sadece Suriye değil Irak konusunu da konuştuk. Bölgede sadece Suriye yok ayrıca Irak da var. Kendilerine nasıl yardımcı olabileceğini söyledim. Halep’ten bin 150 sivil ve yaralı tahliye edildi. Ateşkes ve tahliye sürecini takip etmeye devam edeceğiz. Sayı çok büyük. Umarım bundan sonraki süreçte kesintiye uğramaz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye davet ettiği Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor ve heyeti ile yapılan ikili ve heyetlerarası görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, AB’nin vize serbestisi ve mülteciler konusunda verdiği sözleri tutmaması durumunda Türkiye’nin de bir B ve C planı olduğunun altını çizdi.
“Türkiye’nin de bir B planı, C planı olacaktır”
Slovenyalı bir gazetecinin AB ile Türkiye arasında mülteciler konusunda yapılan anlaşma sonrasında vize serbesti sözü verildiği, bunun olmayacağının ortaya çıktığı, bu anlaşma uygulanmazsa Avrupa’ya yeni bir mülteci dalgasının gelip gelmeyeceğini sorması üzerine Erdoğan, “Biz vize konusunda beklenen neticeyi alamazsak, aynı şekilde Kızılay’a ödenmesi gereken rakamlar ödenmeyecek olursa, verilen sözler yerine gelmediği taktirde Türkiye’nin de bir B planı, C planı olacaktır. Hakkımızda alınan her karara ‘evet’ demek zorunda değiliz. Çünkü AB’nin bize bugüne kadar kazandırdığı hiçbir şey yok. Bunu da açık ve ret söylemek zorundayım” dedi.
“Bu çağrı milli dayanışma açısından bir çağrıdır”
Daha önceden teröre karşı yaptığı seferberlik çağrısının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Bu birinci derecede milli dayanışma açısından bir çağrıdır. Önce bunu başaracağız. Milli dayanışma açısından atacağımız bu adımla birlikte Türkiye olarak terörle mücadelede gücümüzü derleyip, toparlayıp, pekiştirmemiz lazım. Muhtarlar toplantısında söylediğim ifade çok daha enteresandı, benim bütün muhtarlarım kendi mahallesinde, köyünde kim var, kim yok bunları en iyi bilendir. Muhtarlarımızın dışında bunu en iyi bilen vatandaşımdır. Bunları ilgili mercilere duyurmak suretiyle teröristlerle mücadelemize yardımcı olmalıdır. Sadece devlet teröristle mücadele başarılı olmayabilir” diye konuştu.
“Gerekirse ülkemize alacağız”
İdlib’e gelen Suriyelilerin aylardır neler çektiğinin bilindiğini, çocukların, kadınların, yaşlıların nasıl ıstırap çektiğinin herkes tarafından görüldüğünü söyleyen Erdoğan, “Biz Sayın Başbakan ve bakan arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmede şuna karar verdik; biz bu gelenlerin bir kısmını çocuk, yaşlı, hakikaten sıkıntılı konumda olanları gerekirse ülkemiz içine alarak ülkemizdeki konteyner kentlere, varsa evlere yerleştirmek suretiyle onlara huzurlu bir imkan sağlayalım. Bunu insan hakları meselesi olarak görüyoruz. Bazı batılı ülkelerin ‘1 kişi dahi gelse almam’ dediği ortamda biz 1 kişi değil bin kişi dahi gelse almakta kararlıyız. Ben o betonarme apartmanların yığınları içinden çıkartılan çocukları gördüğüm zaman bir baba olarak içim kan ağlıyor. Sorumluluk makamında olan bir insan olarak bunlara ne yapmamız lazım, bunun için adım atmamız lazım. Hiç gecikmeden bunu konuştuk, TOKİ olarak bu çalışmayı yapacağız, konteyner kentlerimizi yoğunlaştıracağız, bu insanları daha uygun yerlerde yaşatmanın mücadelesini vereceğiz” şeklinde konuştu.