Gürkan Genç Mersin Üniversitesi’ndeydi
Gürkan Genç Mersin Üniversitesi’ndeydi
- Türkiye’den başlayıp 343 gün boyunca bisiklet üzerinde 11 ülke geçip, 12.500 km yol kat ederek Japonya’ya ulaşan ilk Türk olan ve Türkiye’de bisiklet ikonu haline gelen Gürkan Genç, Mersin Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu Bisiklet Kolu’nun konuğu olarak Mersin Üniversitesi’nde, yolculuğu ve bisiklet hakkında seminer verdi.
Türkiye’den Japonya’ya 343 gün boyunca bisiklet üzerinde 11 ülke geçip,12.500 kmyol kat ederek ulaşan, bu yolculukta Türkmenistan’da Karakum çölünü ve Moğolistan’da Gobi çölünü tek başına bisikletle geçen ve dünyanın çatışı olarak bilinen Pamir Tepesi’ne bisikletiyle çıkan ilk Türk ünvanını alarak tarihe geçen Gürkan Genç, Mersin Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu Bisiklet Kolu’nun davetlisi olarak Mersin Üniversitesi’nde öğrencilere Türkiye’den “Yapamazsın” ile başlayıp Japonya’da başarı ile biten yolculuğunu anlattığı bir seminer verdi. Öğrencilerin ve bisiklet meraklılarının yoğun katılımı ile geçen seminerde Genç öğrencilere her zor yolculuğun “Yapamazsın” ile başlayıp azim ve kararlılıkla devam edilirse nasıl bir başarıya dönüştüğünü anlattı.
Bir imkansızlıklar hikayesinin gerçek oluşu
Dünyayı bisikletle dolaşma fikrinin çocukluğunda annesinin çok fazla bisiklet ile dolaşmasının ardından kendisine; “Bir gün bisikletini kilitleyeceğim ve sen göreceksin” azarı üzerine, “Ben bir gün bisiklet ile dünyayı gezeceğim o zaman da sen göreceksin” diyerek verdiği bir cevapla ortaya çıktığını söyleyerek yolculuğunun başlangıç noktasını anlatan Gürkan Genç, yıllar sonra kendisinin bir gün yeniden bir bisiklete sahip olması ile bu düşüncenin alevlendiğini, sahip olduğu iş yerini devretme düşüncesiyle bu fikrinin güçlendiğini ve en sonunda çocukluk hayalini gerçekleştirmenin büyüsü ile sahip olduğu işyerindeki hisselerini devrederek bu yolculuğa çıkmaya karar verdiğini katılımcılara anlattı.
İlk tepki “Yapamazsın”
Seminer’de Gürkan Genç, bu düşünceyi ilk olarak ailesine açtığını ve düşüncesine aldığı ilk tepkinin babası tarafından verilen “Sen buradan Hopa’ya git, ben seni Japonya’ya gitmiş sayacağım” sözleriyle ifade ettiği bir alay olduğunu ve bundan sonra da yapacağı yolculuk ile ilgili destek amaçlı başvurduğu tüm yerlerden olumsuz cevaplar aldığını ama bunların hiçbirinin kendisini yıldırmaya yetmediğini söyledi. Yola, Atılım Üniversitesi’nin desteği ve kullandığı bisiklet firması tarafından destek amaçlı olarak verilen bir lastik şişirme pompası ile çıktığını söyleyerek, bu tür zorlu yolculukta insanın çoğu zaman yakınlarından destek beklediğini ancak kişilerin bunları beklemesinin kendileri için bir hayal kırıklılığından başka bir şey olmayacağını ifade ederek en zor koşullar ardından gelen başarıların en büyük başarılar olduğunu katılımcılara örneklerle anlattı.
’Atalarının çekik gözle, at sırtında terk ettiği diyarlara, badem gözü ve demir atı ile gelen Türk’’
Bu yolculuğun kendisine öğrettiği en büyük dersin; “Bir başarın yoksa hiçsin, bir başarın varsa her şey senin” gerçeği olduğunu, yolculuğunun başarısının ardından, daha önce kendisine destek vermemiş olan herkesin bir sonraki projesi “Dünya Turu” için destek vermek için geldiklerini ve yolculuk sırasında kullandığı bisikletin de şu anda Rahmi Koç müzesinde sergilenmekte olduğunu söyleyen Gürkan Genç’in yolculuğu sırasında imza attığı başarıları ise şöyle:
Genç, Kuzey Asya’nın tamamını, Orta Asya Türk Devletlerini, İpek Yolu’nun tamamını, Türkmenistan’da bulunan dünyanın en büyük sekizinci çölü olan Kara-Gum Çölü’nü, Dünya’nın araçla çıkılan en yüksek üçüncü geçidi olan 4650 metrelik Tacikistan Pamir tırmanışını, Dünyanın en büyük üçüncü çölü olan Moğolistan’daki Gobi Çölü’nü bisikletle geçmeyi başaran ilk Türk olarak tarihe geçmiştir.
Çöller ülkesi olan Türkmenistan’ı bir ucundan diğer ucuna bisikletle resmi olarak tek başına geçen ilk kişidir. Bu başarısı Türkmenistan Başbakanı tarafından ödüllendirilmiştir.
“Türk” ve “Türkçe” kelimelerinin tarihte ilk defa geçtiği Moğolistan’daki Tonyukuk Anıtı’na bisikletle giderek Moğolistan medyasında ‘’Atalarının çekik gözle, at sırtında terk ettiği diyarlara, badem gözü ve demir atı ile gelen Türk’’ olarak yer almıştır.
Türkiye’den yola çıkan ve 11 ay boyunca bisikletin arkasında dalgalanan Türk bayrağı Azerbaycan, Güney Kore ve Japonya’daki Türk şehitliklerine ulaşmış ve Japonya’da Türk müzesine armağan edilerek sergilenmeye başlanmıştır.
Japonya Kushimato şehrinde bisikletin arkasında dalgalanmaya başlayan ikinci bayrak Tokyo’ya varıldığında Tokyo Belediye Başkanına armağan edilmiş ve bu haber Japonya’da 65 gazetede yer almıştır.
Bisiklet en saygın, çünkü çevreye en duyarlı ulaşım aracıdır
Gürkan Genç Mersin’e daveti sırasında Mersin Bisiklet Derneği’ni de ziyaret etti. Dernek Başkanı Sedat Ular ve derneğin Genel Sekreteri Zerrin Arslantaş ile yaptığımız görüşmede Ular ve Arslantaş bisikletin hem insana hem de doğaya çok yararlı bir araç olduğuna dikkat çekerek bisikletin hayatı bilinçli olarak yaşayan insanların ve doğaya saygılı, doğa ile bütünleşmeyi başarabilen kişilerin aracı olduğunu ifade ettiler. Ular ve Arslantaş: “Çevreyi kirletmiyor, doğaya zarar vermiyor, yakıtı yok, en sessiz, en sakin ve en masrafsız araç. Bir bisiklete binin ve şehri dolaşın içeceğiniz bir su, yiyeceğiniz de bir kebap ve tantuni. Park yeri sorununuz yok. Bir düşünün yolda yüz araç mı var? Bu araçların ellisi bisikletle işine gitse hem trafik yoğunluğu azalır hem de trafik rahatlar. Bu yüzden bisiklet kullanan insanlar hem insana hem de doğaya daha saygılı insanlar denilebilir ve bu kişiler aynı zamanda sağlıklarına da yatırım yapan kişilerdir” diyerek bisikletin yaşamı ne kadar kolaylaştıran bir alet olduğuna dikkat çektiler. Derneği de bu bilinci insanlara yaymak ve bisiklet bilincini ve sporunu Mersin’de daha yaygın hale getirmek için taleplerini yetkililere ulaştırmak için kurduklarını ifade ettiler.
Bisiklet Mersin’de bir ulaşım aracı olarak görülmüyor
Sedat Ular ve Zerrin Arslantaş Mersin’de çok ciddi bir bisiklet trafiği olduğunu ama kimse ilgilenmediği için kimsenin bunun farkında olmadığını söyledi. Mersin’de ulaşım anlamında bir bisiklet yolu yolmadığına dikkat çeken dernek yöneticileri; “Biz caddeyi kullanırsak araçlar “burada ne işin var?” diyor. Kaldırımı kullanırsak bu sefer yayalar “burada ne işin var?” diye soruyor. Bu anlamda Mersin’de bir bisiklet yolumuz yok. Bakın Mersin’de her apartmanın altı ve dükkanların önü bisiklet dolu. Ve Mersin’de bisiklet yolu yok. Sahildeki yol var ama o da saat 17.00’den sonra kapanıyor. Bizler tur yapıyoruz ve günlük hayatımızda bisikleti sürekli olarak ulaşım aracı olarak kullanmıyoruz. Ama Ahmet amca, Ali amca onlar evlerinden çıkıyorlar ve işlerine bisiklet ile gidiyorlar. İşte kimse bunu görmüyor” diyerek durum hakkındaki ricalarını dile getirdiler.
Mersin bisiklet yarışları konusunda 2. Hollanda olabilir.
Bisikletli yaşam biçimini insanlara öğretmek, benimsetmek, insanları bilgilendirmek ve Mersin’de yetişen bisiklet sporcularımıza sahip çıkmak için dernekleştiklerini de ifade eden dernek yöneticileri; “Şu anda Mersin’den çıkan birçok sporcumuz başka şehirlerde yarışıyorlar. Mersin’de yetişen birçok milli bisiklet sporcumuz var. Türkiye’de Mersin’den küçük illerde bisiklet yarışları var ve biz bu listeye giremiyoruz. Neden benim şehrime Türkiye’den bisikletçiler gelmesin ve burada bir organizasyon olmasın? Bisiklet için, özellikle dağ bisikleti için çok güzel yollarımız var. Hem yarış hem gösteri parkuru olarak kullanılabilecek doğal parkurlarımız var. Dağ bisikleti olarak yollar elverişli ama normal yarışlar için yolların düzeltilmesi ve temizlenmesi gerek. Gerekli hazırlıklar yapılırsa ve yollar gerektiği gibi düzenlenirse bisiklet yarışları konusunda 2. Hollanda olabilir” diyerek Mersin’deki bisiklet potansiyelini dile getirdiler.