Hakan Fidan: ”Suriyeli Muhaliflerle İlgili Durduğumuz Yeri Değiştirmiyoruz”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam yönetimiyle diyalog çalışmaları ve AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı çağrılar için “Bu son derece kıymetli bir çağrıdır. Umarım bunun değerini anlarlar” dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud ile görüşmesinin ardından ortak basın açıklaması düzenledi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye ile normalleşme sürecine ilişkin, “Biz Suriye muhalifleriyle ilgili durduğumuz yeri değiştirmiyoruz. Suriyeli muhaliflerin özgür kararı esastır. Biz ancak burada yapıcı bir rol oynayabiliriz. Onları yarı yolda bırakmamız gibi bir şey söz konusu değil” dedi.
Suriye ile uzun zamandır görüşmelerin sürdüğünü ancak son bir yıldır görüşmelerde hareketlilik olmadığını ifade eden Fidan, “Cumhurbaşkanımız burada liderliğini kullanarak bir barış çağrısında bulunmuştu. Bu herhangi bir zayıflığın durduğu yer değildir” diye konuştu.

Fidan, Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmeye dair açıklamalarının sorulması üzerine, “Zamanın ruhu bizi barışı ve istikrarı aramaya zorluyor. Çağrımız önemli, karşılık bulmasını tavsiye ediyoruz” diye yanıt verdi. “Suriyeli muhaliflerle ilgili durduğumuz yeri değiştirmiyoruz” diyen Fidan, “DEAŞ ile PKK ile mücadele omuz omuza biz bunlarla savaştık. Bizim vefalı büyük bir ülke olarak bu fedakarlığı unutmamız mümkün değil. BM kararı çerçevesinde muhalifler ve rejim ne türden bir ilişki içinde olacak bu onların kararıdır. Biz ancak yapıcı bir rol oynayabiliriz. Yarı yolda bırakmamız mümkün değil” dedi. Fidan’ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

“Cumhurbaşkanımızın vizyonu barış vizyonudur. Ortadoğu normalleşmesi, Kafkaslar’daki barışa verilen destek, Afrika’da ortaya konan tavır, bu aslında Türkiye’nin bölgedeki barış arayışının göstergesi. Suriye uzun süredir kanayan bir yara. Türkiye diyalog kapısını ama dolaylı ama direkt hep açık tutar. Her zaman için mücadele devam ederken yanında bir diyalog kanalı açık tutulmuştur. Ben önceki görevimde de Suriye müzakerelerinin içinde bulundum. Rusya ve İran’ın aracılık yaptığı görüşmeler oldu. Astana süreci oldu, her düzeyde Suriye görüşmeler yapıldı. Ama son 1 yıldır görüşmelerde hareketlilik yok. Bölge barış arayan bir iklime geldi. Cumhurbaşkanımız burada liderliğini kullanarak bir barış çağrısında bulunmuştu. Bu herhangi bir zayıflığın durduğu yer değildir. Bu çağrı önemli bir çağrı. Karşılık bulmasını tavsiye ediyoruz. Suriye’de çok karmaşık bir tablo var. Alanda Rusya ve İranlılar var, milisler var, kaçakçılar var, İsrail saldırıları var. Bütün bu karışıklıkları göz önüne alıyoruz, bu konuda kafamız net. Sadece kendimizi düşünmüyoruz. Suriye’nin ihtiyaçları neler? Şunun altını çizmek isterim. Biz Suriye muhalifleriyle ilgili durduğumuz yeri değiştirmiyoruz. Suriyeli muhaliflerin özgür kararı esastır. Biz ancak burada yapıcı bir rol oynayabiliriz. Onları yarı yolda bırakmamız gibi bir şey söz konusu değil. Bu kardeşlerimiz şu anda kontrol ettikleri bölgelerde Türkiye’ye daha fazla mültecinin gelmesini engelliyor.
Bu kardeşlerimiz kontrol ettikleri bölgelerde daha fazla Türkiye’ye mülteci gelmesini engelliyorlar. Kaçakçılık konusunu, organize suç konusunu bizlerle iş birliği yaparak engelliyorlar. Ayda bir istihbarat teşkilatımızla, güvenlik kuvvetleriyle iş birliği yaparak bir DEAŞ hücresi yakalanıyor, bir çete hücresi yakalanıyor. Bu arkadaşlarımız birçok konuda, sınırımızda, sınırımızın öbür tarafında gerçekten Türkiye’nin ulusal çıkarlarına fevkalade büyük hizmet eden adımlar atıyorlar.
Diğer bir konu, içerideki mülteci kardeşlerimizle alakası. Hiçbir zaman için hükümet politikamız değişmemiştir, Cumhurbaşkanımızın görüşü hâlâ aynıdır, iradesi aynıdır. Gönüllü olmadığı sürece hiç kimseyi buradan zorla gönderecek durumda değiliz. Bu konuda ortaya atılan provokatif iddiaların da hiçbir geçerliliği yoktur. Önümüzdeki süreçte biz barışı ve diyaloğu aramaya devam edeceğiz. Sorunları diyalog ile çözmeye devam edeceğiz.”

Suriye Dışişleri Bakanlığından 14 Temmuz’da yapılan açıklamada ise “İki ülke arasındaki ilişkilerin normale dönmesinin, iki ülkenin güvenlik, emniyet ve istikrarının temeli olan 2011 öncesi duruma dönülmesine bağlı olduğunu vurgulamaktadır” ifadelerine yer verilmişti.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.