Kutsal Budist Kasabası Pushkar
Pushkar, göl kenarında bulunan kutsal bir Budist kasabası. Gölün kıyısında gahtlar bulunuyor. Sabah ve akşam ayinleri için seramoni düzenlenen merdivenli kısımlara gaht deniyor.
Bizim Bodrum’un Hindistan versiyonu burası diyelim. Sokaklarda her türlü insan ve hayvan mevcut. Sadu’lar, batılı hippi gençlik, sokak satıcıları, rengarenk kıyafetli adamlar, kadınlar, dilenciler, inekler, develer, turistler.
Çok renkli sokakları. Her yer dükkan dolu. Her türlü oryantal kıyafet ve tekstil ürünü var. Rengarenk tekstil ürünlerinden, keçe ve deri ürünlere, takılardan, süs eşyalarına kadar her şey var. Rastalı turist gençler geziyor ortalıkta. Dar ve kalabalık sokaklarda son hızla motor kullanan gençler var. Nasıl kaza yapmıyorlar akıl alacak gibi değil. Eşyalarımızı bırakıp dışarı çıktık. Görmeden anlaşılabilecek bir ortam değil.
Ortalıkta dolaşırken elimize bir tutam çiçek yaprağı iliştirmek isteyen bazı gençler belirdi. Bu yaprakları alıp göle atacakmışız ve göl bizi kutsayacakmış. İnanmıyoruz tabii. Yaprakları atınca size bilezik gibi bir şey verip parasını istiyorlar. Çocuk ısrar ettikçe ısrar ediyor. Rahat yürüyemiyoruz sokakta.
Zaten ortalık ana baba günü. Kibarlıkla defalarca hayır, teşekkürler diyorum ama uyanıklık yapmaya, yalan söylemeye devam ediyor. Bir iki sert cümle söylemek zorunda kaldım, gitti. Gölün kenarındaki gahta yaklaştık. Su çok pis ama sanki çok temizmiş gibi davranıyorlar. Yüzüyorlar, yüzlerini yıkıyorlar, saçlarını tarıyorlar. Su çok ama çok pis. Alışkın olmayan bir kişi girerse hemen mikrop kapar.
Akşam Sunset isimli bir kafeye gittik. Çok sempatik bir kafeydi. Gölü ve Pushkarı 10 metreden gören bir noktaya kurulmuş. Menüsü geniş ve tamamen vejeteryan. Pushkar kutsal bir kasaba olduğu için kesinlikle et satan bir yer yok. Tibet momosu, thali ve bir meksika yemeği söyledik. Bu arada telefon çaldı. Jaipurdaki rikşacımız Shabir arıyor. Bizi çok özlemiş, aramak istemiş. Hatırımızı sordu. Merak etmemesini bir şey olursa kendisini arayacağımızı söyledik.
Sunset’te fiyatlar normal. Özellikle kiremitte hazırladıkları yemekler çok güzel. Ana yemeklerin fiyatları 2-3-4 dolar arasında değişiyor. Bu fiyatlar hindistana göre iyi fiyatlar belki ama düzgün birşeyler yemek için de normal. Tam karşımızda birisi tabla gibi bir şey çalıyor. Ortam çok renkli. Çok sayıda kişi hemen önümüzdeki gölün yanındaki beton platformlara oturmuş. Burada çok sayıda batılı var. Birçok batılı keşiş tarzı insan da var.
Düzgün karakterli esnafla iletişim kurmak çok kolay. Bazı esnaflar çok sıcakkanlı ve güzel sohbetli. Onlara Hintlilerin çok iyi kalpli olduğunu, Türklere benzediğini söylüyorum hep. Hoşlarına gidiyor. Dükkanlarında birazcık zaman geçirdiğiniz ve doğal davrandığınız zaman size çabucak alışıyor, çay kahve ikram etmek istiyorlar. Bizim türklerle benzer yanları var. Ama genç olanların çoğu uyanık olmaya çalışıyor. Turistleri aynı şekilde sadece para olarak görüyorlar.
Dünyadaki tek Brahman tapınağı Pushkar’da imiş. Ayakkabıları çıkarmak gerekiyordu ve döndüğümüzde onları bir daha bulamayabilirdik. O yüzden ben girmedim. Dışarda kalıp bazı fotograflar çekiyorum. Tapınağın giriş kısmına yakın yerlerde beyaz renkli bir şeker ve renkli çiçekler satan tezgahlar var. Bu şekerleri adak niyetine kullanıyorlar. Fotoğraf çekerken yanıma bir adam geldi ve bakabilir miyim fotoğraflara dedi. Çok güzel resimler, çok güzel çekmişsiniz diyerek gitti. Hinduların tavırları çok sempatik olabiliyor bazen.
Meyve tüm Hindistan’da olduğu gibi burada da çok ucuz. Muzun kilosu 20 rupi (1 Dolar = 48 Rupi) eğer kişi isterse Hindistan’da inanılmaz ucuz bir şekilde yaşayabilir. Herşey ucuz.
Burada Kikasso denen bir ressam ile tanıştım. Yolun bir köşesinde tezgahı var. Batı da Picasso var ise Doğu’da da Kikasso var diye yazılar yayımlanmış çeşitli gazetelerde. Beyaz uzun sakalları var. Gururla gazete küpürlerini gösteriyor. Sikh dinine mensup biri sanırım. Çok enteresan çizimleri var ve 4-5 dolar gibi fiyatlara satıyor.
Burada ilginç bir olay var. Bir şehire gittiğiniz ilk gün, size birşeyler satmak isteyen insanlar 2. gün size artık baskı yapmıyorlar çünkü sizi artık tanıyorlar.Sabahın 4’ü gibi bir mantra sesi geliyor ve yaklaşık 2 saat sürüyor. Çok ilginç bir ezgisi vardı gerçekten. Fakat hava bayağı soğuk ve otelin dış kapısı kapalı. O yüzden gidip ne olduğuna bakamadık.
Sabah erkenden kalkıp dışarı çıktım. Dükkanlar daha açılmamış. 10-15 maymun ortalıkta koşturuyor, bağırıp çağırıyor. Ghatlara doğru yürüdüm. Hareketlilik var. İnsanlar suya girip çıkıyor, dualar ediyor, çeşitli ritüeller sergiliyorlar.
Pushkar ilginç ve çok güzel bir kasaba fakat dediğim gibi biraz pis. Bu ülke tamamen farklı bir mentalite ile yaşıyor. Zaten birkaç gün geçirdikten sonra, gördüğünüz her şeyi artık normal olarak algılamaya başlıyorsunuz. Gelmeden önce okuduğum deneyim yazıları Hindistan’ı anlatmanın çok zor olduğunu söylüyordu. Gerçekten de öyle. Burası farklı bir gezegen sanki.