Manzum Ve Mahzun

I

Sevgilim gittin ve kent boşaldı. Hayat çekildi aramızdan.

Gittin ve mavi bir damar eksildi avuçlarımdan.

Şurada sebepleniyorduk ne güzel, gitmeseydin ya… Şurada bulutların bir ayrıcalığı vardı, ağlamanın bir anlamı. 

Sen boy gösteriyordun, içimde bir yaşamak boy veriyordu. 

Ben günebakandım sana doğru, toprağa daha bir sıkı sarılıyor, boynumu göğe daha bir diriltiyordum. 

Şurada bir mutluluk biriktiriyordum kış gecelerine, şurada bir zalime direnç berkitiyordum.

Yoksun, içimdeki masumiyeti eskitiyorum.

Yoksun sevgilim ah, kendimden bile eksiliyorum.

Sevgilim, gittin ve masal bitti. Şarkılar çekildi mızrabımızdan.

Kınında paslanıyor bağlarımı hükümsüz kılacak kılıç, gün ağarmıyor.

Hiçbir çiçek kendi dilinde açmıyor.

Gün akşamlıdır amenna! Yaşayan ölür, bilirim. Ama hayattayız hâlâ biliyorsun. Biliyorsun ne de olsa, göz cemal ister.

Gitmesen de biliyordum zaten aczin ne demek olduğunu. Ne öğrendik ki bu yalnızlıktan? Neye yaradı bu ayrılık?

Bunca yaşamaklardan elimize geçen sade hüzün.

Ve en acısı ne biliyor musun? Zoruma gidiyor ama, dünya nasılsa, dünya nedense, dünya hâlâ.. dönüyor.

II

Şimdi sen olsan!
Kor aleve, kır çiçeğine dönerdi içimdeki buz-ayaz. Yoksun, kelimesizim.
Sazımın teli kırık, gönlümün dili buruk. Her saat başında içimde öten o ses:
Ayrılık,
ah ayrılık,
ayrılık…

Şimdi sen olsan! Gök açılsa, yıldızlar hârelense, ben sonsuz bir şubata boyun bükmesem. Oyunsuz kalmış bir çocuk gibi içlenmesem, şarkılar seni söylemese… Sen şarkılar söylesen. Sen şarkı söylesen, sebebim çarelense…

Keder neymiş anlardım.

Beni unutmadın biliyorum, ama yoksun, onu da..

Şimdi sen olsan!
Bir kelebeğin kanadında tutunduğumuz dünya yeniden dönse. Çocukların gülüşlerini bir avuç şekere satın alsak. O gülücükleri bütün umutsuzlara serpelesek. Onlardan yeni gülücükler edinsek. Tebessüm ticareti yapsak. Zarardan kâr ederdik. Kendimizi tekrar ederdik. Yeniden dünyaya gelir, yeniden ölesiye yaşardık. Doyasıya güler, kıyasıya ağlardık.

Yoksun fakat. Ücreti ödenmeyecek gözyaşlarım var.
Alacağın olsun, karşılığın var..

Şimdi sen olsan!
Bir nihavend, geceyi laciverte bulasa. Kalbine ayna tutsam, orada kendimi bulsam.
Kendimi ortada bulsam, kendimle kalakalsam. Çalakalem söylesen adımı, harcıâlem sevinsek.
Ama sevinmek için herkesten farklı sebeplerimiz olsa, kimse bilmese, anlamasa…
Sen anlardın.
Bizans’ı yalanlardın.
Roma’yı ve Mısır’ı haritaya katmadan eski bir yenilik tasarlardık.
Geçer karşısına, susardık. Bu bile yeterdi.
Fakat yoksun.
Otobüs duraklarından ebemkuşağı geçmiyor.
Hiçbir acı eskimiyor, hiçbir yara iyileşmiyor.
Hiçbir hikâye mutlu sonla bitmiyor.

Şimdi sen olsan!
Ben böyle ben olmazdım.
Kimbilir…
Kader neymiş, belki anlardım.

1 yorum
  1. Nafiz YILDIRIM diyor

    Eyvallah Üstadım ,yine döktürmüşsünüz.Yüreğinize ,kaleminize sağlık.Şiirin sadece şekilden ve dize sonlarındaki ses tekrarlarından ibaret olmadığını gosteren harika bir nazım…! İlk bakışta normal ifadeler gibi görünen dizelerin herbiri aslında ironi ve derin mana yüklü dahası yoruma muhtaç (bana göre de şiir budur zaten). Şiirimiz için farklı bir ses ve nefessiniz… Sizi selamlıyor ve alkışlıyorum…🌹

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.