Putin Dünya Liderliğini Obama’nın Elinden Alıyor mu

6 Eylül 2013--G20 Liderler Zirvesinde Vladamin Putin konuşma yaparken (Alexey Maishev/Host Photo Agency via Getty Images)
6 Eylül 2013–G20 Liderler Zirvesinde Vladamin Putin konuşma yaparken (Alexey Maishev/Host Photo Agency via Getty Images)

Suriye’de meydana gelen kimyasal saldırıdan sonra Esad, ABD, Fransa ve müttefiklerinin askeri operasyon tehdidi ile karşı karşıya kalmıştı. Fakat Rusya bu konuda çok büyük adımlar attı. ABD’nin aksine olayları askeri operasyon yerine diplomasi yolu ile çözmeyi deniyor. Bu durum sonucunda Rusya’nın dünya liderliğini Obama’nın elinde kaldığı şeklinde yorumlar oluştu.

Rusya’nın çabaları sonucu ABD Başkanı Barack Obama’nın askeri müdahale konusunda geri adım attı. Suriye’de elindeki kimyasal silahların kontrolünü Birleşmiş Milletlere teslim etmeyi kabul etti. Bu durum Putin’in ABD karşısındaki elini güçlendirdi. Ayrıca Rusya, ABD ve uluslararası toplumun desteğini kazanmayı başardı.

Bu konuda New York Times gazetesinde, Steven Lee Myers bir makale yayımladı. Makalesinde New York Times’da Rusya Devlet Başkanı’nın Suriye krizindeki rolü ile ilgili bir yorum yazısı mevcut. Yorumunda, Putin’in Suriye konusunda dünya liderliğini Obama’nın elinden aldığını yazıyor. Ayrıca yazısında Sovyetlerin yıkılmasından sonra bölgede etkisi azalan Rusya’nın elinin tekrar güçlendiğini ifade ediyor.

Yorumda şu ifadelere yer verilmiş: Rusya, Suriye krizinin çözümünde göz ardı edilemez bir ülke olduğunu ispatladı. Obama’yı Moskova’yı olmazsa olmaz bir partner olarak görmeye zorladı. İç politikadaki uygulamaları nedeniyle ‘modern bir Çar’ olarak görülen, Putin, devlet adamı rolüne geri dönmüş gözüküyor. Dahası, Kremlin’den yapılan açıklamalar ve diplomatik inisiyatifler, Moskova’nın Rusya’yı “barışçı”, ABD’yi ise “savaş yanlısı” gösteren bir imaj oluşturmaya çalıştığını gösteriyor.

Putin’in Amerika’ya Hitaben Yazdığı Makalenin İçeriği:

“İlişkilerimiz farklı evrelerden geçti. Soğuk Savaş’ta birbirimize düşmandık fakat bir zamanlar ittifak yapıp Nazileri yenilgiye uğrattığımızı unutmayalım. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, savaşları önlemek için Birleşmiş Milletler kuruldu. BM’nin amacı savaş ve barışı etkileyen kararların oy birliğiyle alınmasıdır. Bu sayede, uluslararası ilişkiler, yıllar boyunca istikrarını korumuştur. BM’nin selefi olan Uluslar Birliği, sağlam bir temele oturtulmadığından yıkılmıştır. Eğer, güç sahibi ülkeler, BM’yi görmezden gelir ve Güvenlik Kurulu yetkilendirmesi olmadan askeri harekat düzenlerse, BM’nin kaderi de aynı olacaktır. ABD’nin Suriye’ye yapacağı herhangi bir askeri harekat, daha fazla masum insanın ölmesine ve Suriye’deki savaşın bu ülkenin sınırları dışına taşmasına neden olacaktır.”

“Rusya, çatışmaların başlangıcından beri, Suriyelilerin geleceklerini kendilerinin belirlemesi yönünde barışçıl bir diyalog yürütülmesini savunmuştur. Biz, Suriye hükümetini değil, uluslararası hukuku savunuyoruz. Karmaşa ve kaosla karşı karşıya bulunan dünyamızda, kanun ve düzeni korumak, uluslararası ilişkilerin bozulmasını engelleyecektir. Sevsek de, sevmesek de, kanunlara riayet etmeliyiz. Mevcut uluslararası hukuka göre, güç kullanımı sadece nefs-i müdafaa durumunda ve Güvenlik Konseyi kararı ile onaylanır. Bunun dışındaki herhangi bir eylem kabul edilemez.”

“Suriye’de zehirli gaz kullanıldığından kimsenin şüphesi yoktur fakat kimyasal saldırıdan Suriye ordusunun değil, muhaliflerin sorumlu olduğuna inanmamız için pek çok neden var. Muhalifler, diğer ülkelerin Suriye’ye askeri müdahalede bulunması için provokasyon yapıyor. Suriye’deki militanların İsrail’e de saldıracağı yönünde raporları görmezden gelemeyiz.”

“ABD için diğer ülkelerdeki iç savaşlara askeri müdahale olağan bir durum haline gelmiştir ve bu, endişe vericidir. Bu durumun ABD’nin çıkarlarına uzun vadede faydalı olacağından şüpheliyim. Dünyada milyonlarca insan, ABD’yi bir demokrasi modeli değil, kaba kuvvete güvenen ve ‘ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız’ mantalitesinde bir ülke olarak görüyor. Fakat güç kullanımının faydasız ve anlamsız olduğu bilinmektedir. Afganistan’ın durumu ortada ve koalisyon güçleri çekildikten sonra Afganistan’da ne olacağını kimse kestiremiyor. Libya, aşiretlere bölünmüş durumdadır. Irak’ta iç savaş sürmekte, her gün onlarca insan öldürülmektedir. Amerikan halkının çoğunluğu, Irak ve Suriye arasında bir karşılaştırma yapabilir ve hükümetlerinin Irak’ta düştüğü hatalara neden tekrar düşmek istediğini sorgulayabilir.”

“Operasyon ne kadar sınırlı olursa olsun, sivil kayıplar kaçınılmazdır. Bu operasyonda, askeri müdahale ile korunmaya çalışılan yaşlılar ve çocuklar ölebilir.”

“Dünyanın Suriye’de olana tepkisi şu şekilde: Eğer uluslararası hukuka güvenemiyorsanız, güvenliğinizi sağlamak için başka yollar bulmalısınız. Bu yüzden, kitle imha silahı edinmek isteyen ülkelerin sayısı artıyor. Bu, mantıklı bir düşünce gibi görünüyor. Elinizde bomba varsa, kimse size dokunamaz. Silahsızlanma ihtiyacı dillendirilirken, gerçekte, kitle imha silahlarına sahip olma düşüncesi rağbet görüyor. Artık şiddetin dilini kullanmayı bırakmalı ve çağdaş diplomatik ve siyasi çözüm yoluna başvurmalıyız. Askeri operasyondan kaçınmak için yeni bir fırsat doğdu. ABD, Rusya ve diğer ülkeler, Suriye hükümetinin, kimyasal silahları, nihai imha için uluslararası denetime bırakma isteğini iyi değerlendirmelidir. Başkan Obama’nın açıklamaları, ABD’nin bunu askeri operasyona alternatif olarak gördüğünü gösteriyor. Başkanın Rusya ile Suriye konusundaki diyalogu devam ettirmesini takdir ediyorum. Bu umudu canlı tutmalıyız ve meseleyi diyalog yoluyla çözmeye çalışmalıyız. Eğer Suriye’de güç kullanımından kaçınırsak, bu durum, uluslararası ilişkilere de katkıda bulunacak ve karşılıklı güveni geliştirecektir. Bu başarı hepimizin olacak ve diğer konularda da işbirliği yapmamıza katkısı olacak. Başkan Obama ile olan iş ve kişisel ilişkimde, karşılıklı güven ağırlık kazanmıştır. Bunu takdir ediyorum. Başkan’ın ulusa sesleniş konuşmasını dikkatle dinledim. ‘ABD’yi farklı kılan izlediği siyasettir’ sözüne katılmıyorum. ABD halkını kendilerini diğer uluslardan farklı görmeye teşvik etmek yanlıştır. Dünyada, büyük-küçük, zengin-fakir ülkeler var ve bunların bir kısmında köklü bir demokrasi geleneği varken, bazıları ise halen demokrasiye geçmeye çabalamaktadır. Her ülkenin politikası farklı. Hepimiz farklıyız fakat Tanrı’ya dua ederken, O’nun bizi eşit yarattığını unutmayalım” ve bu, endişe vericidir. Bu durumun ABD’nin çıkarlarına uzun vadede faydalı olacağından şüpheliyim. Dünyada milyonlarca insan, ABD’yi bir demokrasi modeli değil, kaba kuvvete güvenen ve ‘ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız’ mantalitesinde bir ülke olarak görüyor. Fakat güç kullanımının faydasız ve anlamsız olduğu bilinmektedir. Afganistan’ın durumu ortada ve koalisyon güçleri çekildikten sonra Afganistan’da ne olacağını kimse kestiremiyor. Libya, aşiretlere bölünmüş durumdadır. Irak’ta iç savaş sürmekte, her gün onlarca insan öldürülmektedir. Amerikan halkının çoğunluğu, Irak ve Suriye arasında bir karşılaştırma yapabilir ve hükümetlerinin Irak’ta düştüğü hatalara neden tekrar düşmek istediğini sorgulayabilir.”

“Operasyon ne kadar sınırlı olursa olsun, sivil kayıplar kaçınılmazdır. Bu operasyonda, askeri müdahale ile korunmaya çalışılan yaşlılar ve çocuklar ölebilir.”

“Dünyanın Suriye’de olana tepkisi şu şekilde: Eğer uluslararası hukuka güvenemiyorsanız, güvenliğinizi sağlamak için başka yollar bulmalısınız. Bu yüzden, kitle imha silahı edinmek isteyen ülkelerin sayısı artıyor. Bu, mantıklı bir düşünce gibi görünüyor. Elinizde bomba varsa, kimse size dokunamaz. Silahsızlanma ihtiyacı dillendirilirken, gerçekte, kitle imha silahlarına sahip olma düşüncesi rağbet görüyor. Artık şiddetin dilini kullanmayı bırakmalı ve çağdaş diplomatik ve siyasi çözüm yoluna başvurmalıyız. Askeri operasyondan kaçınmak için yeni bir fırsat doğdu. ABD, Rusya ve diğer ülkeler, Suriye hükümetinin, kimyasal silahları, nihai imha için uluslararası denetime bırakma isteğini iyi değerlendirmelidir. Başkan Obama’nın açıklamaları, ABD’nin bunu askeri operasyona alternatif olarak gördüğünü gösteriyor. Başkanın Rusya ile Suriye konusundaki diyalogu devam ettirmesini takdir ediyorum. Bu umudu canlı tutmalıyız ve meseleyi diyalog yoluyla çözmeye çalışmalıyız. Eğer Suriye’de güç kullanımından kaçınırsak, bu durum, uluslararası ilişkilere de katkıda bulunacak ve karşılıklı güveni geliştirecektir. Bu başarı hepimizin olacak ve diğer konularda da işbirliği yapmamıza katkısı olacak. Başkan Obama ile olan iş ve kişisel ilişkimde, karşılıklı güven ağırlık kazanmıştır. Bunu takdir ediyorum. Başkan’ın ulusa sesleniş konuşmasını dikkatle dinledim. ‘ABD’yi farklı kılan izlediği siyasettir’ sözüne katılmıyorum. ABD halkını kendilerini diğer uluslardan farklı görmeye teşvik etmek yanlıştır. Dünyada, büyük-küçük, zengin-fakir ülkeler var ve bunların bir kısmında köklü bir demokrasi geleneği varken, bazıları ise halen demokrasiye geçmeye çabalamaktadır. Her ülkenin politikası farklı. Hepimiz farklıyız fakat Tanrı’ya dua ederken, O’nun bizi eşit yarattığını unutmayalım” dedi.

Kaynak:İHA

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.