Shen Yun Rüyası

Sanatçılar eski dönemlerde yaptıkları işi bir tür kişisel gelişim uygulaması olarak görürmüş. Ahlaki değerleri yaşatmak, topluma doğru ve saf mesajlar verebilmek öncelikli unsurlarmış. Topluma ve kendilerine karşı sorumlu olan o dönemin sanatçıları, eserlerini yaratma süreci içerisinde, doğru düşüncelerini her an için korur, yanlış düşünceleri o esere bulaştırmamaya özen gösterirlermiş. Sanatçı, eseri üzerinde çalışırken bir insan olarak, kendi eksikliklerinin farkına varma süreci yaşar, kendisini karakter anlamında geliştirmeye çalışırmış. İçinde bu gibi birçok faktörün izlerini taşıyan eserleri görenler de, onlara bakmaktan büyük bir keyif alır ve onlardan dersler çıkarırlarmış.

Bu yaklaşım tarzı, o dönemin kültürünün bir parçası imiş. Bu düşünceyi anlamak bugünlerde biraz zor gibi görünüyor. Toplumun yozlaşması veya sözüm ona gelişimi hızlandıkça, her şey onu takip ediyor. İnsan zihni karmaşıklaşıyor. Estetik anlayışı, kaygılar, her şey değişiyor. Artık daha zeki olduğumuzu düşünüyor ve kaçınılmaz olarak, kendimizi daha gerçekçi gibi algılıyoruz.

Shen Yun Gösteri Sanatları Grubu, geçtiğimiz mayıs ayının son haftasında İstanbuldaydı. 2009 yılında, dünya genelinde 800.000 kişinin izlediği bu eşsiz grubu izleme fırsatımız oldu. Grup üyelerinin hepsi birer xiu-lian uygulayıcısı. Zihni ve bedeni birlikte geliştiren, karakter ve insan doğası gelişimine çok önem veren Falun Dafa uygulaması yapıyorlar. Mütevaziliğin doruklarında geziniyorlar. Yüzlerine baktığınız zaman sadece gülümsediklerini görüyorsunuz. Mantığınızı zorlayan bir çalışkanlıkları var. Gösterinin yapıldığı Lütfi Kırdar kongre merkezinin teknik elemanları, şimdiye kadar böyle bir çalışkanlık, böyle bir disiplin görmediklerini söylüyordu. Tek bir vücut gibi hareket ediyorlardı. Egoları yok gibiydi. Her biri sadece kendi işini yapıyordu. Tamamen uyum içerisindeydiler. Dışarıdan en ufak bir hediye bile kabul etmiyorlardı. Sanki sadece onlar size birşeyler vermek istiyor gibiydiler.

Dansların güzelliğini, kostümlerin ne kadar muhteşem olduğunu anlatmak biraz zor. Anlamak için deneyimlemek gerek. İzledikçe güzelleşiyor gibiydi. Geleneksel dans sanatının sadece parlak kıyafetlerden ibaret olmadığını, içsel anlamlarla dolu olduğunu görüyordunuz. Bazen ağlamak bazen gülmek istiyordunuz. Sahneden bir zerafet akıyordu. Shen Yun, geleneksel dans sanatını canlandırma misyonu üstlenmişti. Üstelik böyle bir dönemde ve büyük fedakarlıklar yaparak. Umarım bir gün herkes bu masalsı grubu izleme fırsatını bulur.

Bu eşsiz grup hakkında detaylı bilgi öğrenmek için www.shenyunperformingarts.org sitesini inceleyebilirsiniz.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.