Doğu Yürür’den Harika Bir Başlangıç: İstanbul Odyssey
Eskiden beri biraz da olsa çizgi romana merakım vardır. Özellikle Conan serisini çocukken çok severdim. Oradaki dünyalar, büyücüler, kentler beni çok etkiler, bambaşka alemlere götürürdü.Karakalem çizimlere hayranlıkla bakardım. Şimdi artık çok okumuyorum, sadece arada bir okumaya çalışıyorum.
Geçen gün mağazada dolaşıp bir çizgi roman bakıyordum ve gözüme çarpıcı bir kapak tasarımı ilişti. Genç çizer Doğu Yürür’ün ‘‘İstanbul Odyssey’’isimli çalışmasını almaya karar verdim ve okuduğum ilk andan itibaren keyif aldım. Bağımsız çizgi roman alanında dünyada büyük bir ilerleme varken Türkiye’de de böyle çalışmaların ortaya çıkması hatta bunun ilk bağımsız çizgi roman denemesi gibi görülmesi, genç çizere karşı olan sempatimi daha da arttırdı.
Kitabın arka sayfasındaki görüşlerden bazıları şöyle:
Doğu Yürür’ün ilk işi olan bu çalışma, kasıntısız ve rahat anlatımı ile günümüz bağımsız çizgi roman akımının Türkiyedeki ilk örneklerinden biri.-Konu ve çizimler harika. Doğu tam manasıyla döktürmüş. Bence bağımsız çizgi romanın Türkiye’deki ilk örneği. Mağazamızda böyle bir eserin bulunması gurur verici. -Mişel Simoni Gerekli Şeyler-
-Doğu Yürür’ün grafik anlayışını ve çizgisini çok beğendim. Konuları itibariyle de kendine has çok güzel bir dünya yaratmış. Kardeşime çok çok başarılar diliyorum. -Varol Yaşaroğlu Grafi 2000-
-İstanbul Odyssey çok eğlenceli, naif ve bizden olmuş. Bir çırpıda okudum. Doğu Yürür’ün emeğine sağlık. -Sümeyye Kesgin Çizer-
-Son yıllarda okuduğum en eğlenceli çizgi romanlardan biri. -Ertan Ergil JBC Yayıncılık-
-Avrupa ve Amerika’da heyecanla takip ettiğim bağımsız çizgi romanlar, şimdi Türkiye’de Doğu Yürür’ün farklı hikaye ve eğlenceli çizgisiyle. Takipteyim, Doğu -Necmi Yalçın Illustrator
Bütün bu güzel yorumlardan sonra ben de Doğu’ya ulaşarak, kendisini çizgi roman severlere anlatmasını istedim.
İşte Doğu Yürür’ün kendi ağzından kitabının hikayesi…‘‘Çocukluğumdan beri çizerim. Okulda tahtaya, sıraya, kitaplarıma hep çizdim. Çok da azar işittim öğretmenlerimden. Kendimi bildim bileli çiziyorum, teknolojiyle de aram hep iyiydi ama maalesef grafik tablet (çizim tableti) diye bir şeyle çok geç tanıştım. İlk kez 2008-2009 yılı gibi dijital ortamda çizimler yapmaya başladım yanlış hatırlamıyorsam. Arkadaşımdan ödünç aldığım wacom tablet ve ekranı gözleri kör edecek küçüklükteki netbookumla, hikayesini kafamda kabaca oluşturduğum Istanbul Odyssey’i çizmeye başladım. İlk onbeş sayfasını yaklaşık bir ayda bitirdikten sonra, hem okuldaki yoğunluk nedeniyle, hem de plansız programsız başladığım bir işin sonunu getirmek çok zor geldiğinden çizgi romana ara verdim.
Tabii bu arada çizgi romanın ilk onbeş sayfasını Arkabahçe Yayınlarından Ahmet Kocaoğlu’na göstermiştim ve güzel, olumlu eleştiriler almıştım. Fakat o zamanlar adı bile olmayan Istanbul Odyssey, bilgisayarımın tozlu dosyaları arasında kayboldu gitti. Ta ki 2014 yılının başlarında Arkabahçe çizgi roman dükkanına bir çizgi roman almaya tekrar gidene dek. Ahmet abiye tekrar kendimi tanıttım, ona yıllar önce gösterdiğim çizgi romanımı hatırlayıp hatırlamadığını sordum. Hatırladığını ve o zaman çok beğendiğini, neden devamını getirmediğimi sordu. Sonrasında dükkana her uğradığımda beni ufaktan sıkıştırıp gazladı: ‘Hadi bitir, basalım!’, ‘N’oldu devam ediyor musun?’ Sonunda hem kendime hem ona bir söz verdim. İşsiz olduğum beş ay içerisinde çizgi romana kaldığı yerden devam ettim ve askere gitmeden önce (Kasım 2014) Istanbul Odyssey’i tamamlayıp teslim ettim. Sağolsunlar, emeği geçen herkes çok hızlı çalıştı, grafik işleri, sayfa düzeni, basımı, dağıtımı her şey çok hızlı gerçekleşti. Beşiktaş’ta büyük bir barda lansman partisi bile yapıldı. İlk iş, ilk heyecan, hala çok mutluyum bu konuda. Sonraki kitap için güzel fikirlerim var. Askerden döner dönmez kolları sıvayacağım! :)”
Doğu’ya bundan sonraki projelerinde başarılar diliyorum ve kendisini takip etmeye devam edeceğim.