Şiirlerinde Ölümü Hatırlatan Tarancı ve Saba Doğumlarının 100. Yılında Anıldı
SAKARYA– 10. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları, bu yıl bu doğumlarının 100. yılında iki usta şair Cahit Sıtkı Tarancı ve Ziya Osman Saba’ya ithaf edildi. Adapazarı Kültür Merkezi’nde yapılan programda iki şairi anarken hüzün hakimdi. Açılış konuşmasında programın hüzünlü geçeceğinin işaretini veren Sapanca Kaymakamı Osman Sarı, “Türkçemize mühim hizmetleri bulunan, içli samimi ve engin hissiyata sahip Cahit Sıtkı Tarancı ve Ziya Osman Saba’yı anmak ve anlamak şiirimizin ve edebiyatımızın bugününe de sayısız faydalar sunacaktır. ” dedi. “ZİYA OSMAN SABA ÖLÜMÜ BEKLEYEN BİR GÖLGE GİBİ YAŞADI” Ziya Osman Saba’yı şair Mustafa Şerif Onaran anlattı. Onaran, Ziya Osman Saba’nın ‘Tanrı’ya sığındığını ve ölümü bekleyen bir gölge gibi yaşadığını söyledi. Saba’nın içe dönük ve mütevazi kişiliğinin şiirlerine yansıdığını ve sessizce çok güzel eserler ortaya çıkardığını dile getiren Onaran, Saba’yı şöyle anlattı: “Saba şiirini yaşam serüvenindeki ayrıntılarla oluşturdu. Gündelik uğraşlar, geçici sevinçler, sıradan üzgünlükleri ele aldı. Gelişen ölüm düşüncesi şiirlerine yansıdı. Ölümü bir kurtuluş, umut olarak gördü. Herkesin bir kişilik ve davranışı var. Kimi insanların davranışı içe dönüktür kimi insanların davranışı dışa dönüktür. Çok sesini çıkaran, fazla atıp tutan insana çok güvenme. Bu insanlar içi boş davula benzer. Ama sessiz olup da eserini ortaya koyan insana daha çok güven. ” Ziya Osman Saba’nın şiirlerinde sıkça ölümden bahsetmesi ve ölümü istemesinin gayet normal bir davranış olduğunun altını çizen Onaran, “Ölüm kaçınılmaz bir sonuç. Hiç kimsenin ölümsüz olması diye bir şey söz konusu değil. İnsan yok olacağına inanmamalı, ölüm belki de yeni bir başlangıçtır. Ölümü her şair kendine göre hisseder ve anlatır. Ölüm bilinmeyen tek şeydir. Ayrıca Saba’nın Tanrı’ya sığınmasıyla da kendisini güvende hissetmiştir. Yüce Yaratıcıya sığınmak insanı güvende hissettirir. Saba bu güveni duyuyordu.” ifadelerini kullandı. Onaran, Ziya Osman Saba’nın “Kurban” şiirinde dizelerinde ölümü beklediğini şu dizelerle ifade ettiğini söyledi: “Kulların arasında ben yaşadım sessizce /Hiç ağzımı açmadım, verdim bütün yünümü /En geniş bir sabahı düşünerek her gece/ Ben, Tanrım, şuracıkta bekliyorum günümü.” “ÖLÜM DENİNCE TARANCI’NIN 35 YAŞ ŞİİRİ’Nİ HATIRLAMAMAK OLMAZ” Şair Sina Akyol da ölüm denince, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuzbeş Yaş Şiiri’ndeki “Yaş otuz beş! yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün/ Delikanlı çağımızdaki cevher/ Yalvarmak, yakarmak nafile bugün/ Gözünün yaşına bakmadan gider. Neylersin ölüm herkesin başında/Uyudun uyanamadın olacak/ Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?/Bir namazlık saltanatın olacak/Taht misali o musalla taşında.” dizelerini hatırlamadan geçmenin mümkün olmadığını kaydetti. Akyol, gerek Cahit Sıktı Tarancı gerekse de Ziya Osman Saba’nın ürünlerini verdikleri dönemde çok mütevazı bir hayat sürdürdüklerinin altını çizdi. İki şairin birbirini çok sevdiklerini, birbirine yakın durduklarını anlatan Akyol “Cahit Sıtkı Tarancı 46, Ziya Osman Saba’da 47 yaşında vefat etti. Birbirlerini çok seven iki şairdi. İki şairin de ölümden bahsetmesi ölümün belki de bilinemezliği ve bir kere olmasından kaynaklanıyordu.” diye konuştu.