Tıp Perspektifinden Üçüncü Göz
Geleceği Görmek Mümkün!
Epifiz bezi (Üçüncü Göz) binlerce yıldır, diğer boyutlara bir pencere görevi üstlenen bir organ olarak algılanmıştır. Zamanla Üçüncü Göz’e ilgi azaldı, fakat şuan modern bilim bu “gizemli gözü” anlamaya çalışıyor.
Gençlik yıllarımda bilim insanı (Doktor) olan babamla modern bilim ve Paranormal (normal ötesi) bilim hakkında konuşurduk. Benim en çok ilgimi çeken ise yakın ölüm deneyimleriydi. Bazı hastalar klinik olarak ölü iken ruhlarının vücutlarını terk ettiğinden söz ediyordu. Babam ise, geleneksel bir modern tıp doktoruydu ve tıbbın babama öğrettiği şey ise insanların bir çift fiziksel gözüyle gördüğünü başka bir organ ile görmesinin mümkün olmadığıydı.
20 sene sonra kendimi babamın çalıştığı üniversitede de buldum, orada bir anatomi profesörü bana gizemli fakat gerçek olan bir olgudan söz eti. Bu konudan babam bana hiç söz etmemişti. Söz ettiği gizem ise, hücreler ağı tarafından korunan, küçük ve gizlenmiş bir gözdü. Bu göz küçük olmasına rağmen, vücuttaki hayati metabolizmayı kontrol ediyordu.
Üçüncü Göz
Bir duyu organı düşünün ki, fiziksel dünyanın ötesindeki alanları görebilsin. Bir canlı düşünün ki, böyle bir yeteneği olsun. Böyle bir canlı var mıdır? Evet, insan! Epifiz bezi insan kafatasının merkezindedir. Gündelik hayatımızda kullandığımız bir çift göz ışığı algılayabilir ve biz bu sayede görürüz, fakat Epifiz bezi daha fazlasını yapabilir. O, anatomik olarak ilkel bir göze benzemektedir.
Epifiz bezi vücut üzerinde birçok önemli vücut fonksiyonunu kontrol eder ve iyi çalışmalarından sorumludur. Mesela cinsel gelişim, metabolizma ve melatonin hormon üretimi gibi. Tabi ki bu modern bilim insanlarının yaptığı basit bir bilimsel açıklama da, bu gözün tam olarak neler yapabildiği ve ne işe yaradığı hala gizemini korumaktadır. Modern tıp bu Epifiz bezinin ışık reseptörlerine sahip olduğunu keşfetti. Ancak onlara göre, insanlar ilkel iken ve gelişirken sahip oldukları bir takım beceriler ile ilişkili bulgular bunlar.
Epifiz bezi evrimsel ve bilimsel anlayışa göre, eskiden kafatasının yüzeyinde bulunan sinir liflerinden oluşan düzensiz bir sistemden oluşuyordu. Bilime göre bu Üçüncü Göz dışarıdaki ışık değişikliklerini algılayarak ve ayırt ederek insana bir saldırı halinde koruma işlevi görüyordu. Yani sahip olduğumuz ve gördüğümüz gözler ile aynı görevi üstleniyordu.
Günümüzde epifiz bezi hormon salgılayan bir organ olarak görülse de, önemli duyusal yeteneklere sahip olduğu bilim tarafından kabul görmektedir.
Şaşırtan bir başka gerçek ise, bir insanın bu bir çift gözü çıkarılsa bile bu göz uyarılara hala tepki veriyor, aynen bu çift gözümüz gibi. Bu, gerçeği gören bazı bilim adamlarının kendilerine şu soruyu sormasına neden oldu, acaba üçüncü göz dejenere olmuş bir gözden daha fazlası mı? Diğer bir soru ise bu göz acaba beyin ile alakalı bilmediğimiz bir çok sorunun da cevabını barındırıyor olması mıdır?
Yüksek Bilince Doğru Bir Pencere
Dr. Sérgio Felipe de Oliveira, Sao Paulo Epifiz ve Zihin Kliniği Direktörü ve Tıp Üniversitesi Koleji’nde bir araştırmacıdır. Dr. Sergio’ya göre bu Epifiz bezinin daha sık faaliyete geçmesi direk olarak meditasyon ve vizyonlar ile bağlantılı.
Bazı insanlar, diğer boyutları ve orada gördüklerinden ve deneyimlediklerinden söz ediyor, fakat bilim insanlarına göre ise bunlar beyinde kimyasal kaynaklı bir reaksiyonun sonucu. Ancak bilim çevreleri ölüme yakın deneyimlerde Dimethyltryptamin (DMT) maddesinin salgılanmasının ne şekilde geliştiği ve nasıl bir ilişkiye sahip olduğunu bilmiyor.
Dr. Rick Strassman insanlar ve DMT etkileri üzerine yoğun çalışmalar yürütmüştür ve kendisi bu konu hakkında farklı bir görüşe sahiptir. Yaptığı araştırmalarda, epifiz bezinin dejenere olmuş ve sadece hormon üreten bir organdan daha fazlası olduğunu gösteriyor. Ona göre bu göz diğer boyutlara ve alemlere açılan bir pencere.
Fakat bu yeni bir bulgu değildir. Sadece modern bilim insanlığın geleneksel bilgi ve bilimini gizliyor. Birçok antik dinde epifiz bezi önemli bir rol oynar. Vedik geleneğinde Ajna, altıncı çakrayı temsil eder, Hinduizm’de Brahma’ya doğru bir pencere olarak görülür, antik Çin’de göksel göz olarak kabul edilirdi. Taoistler ise ona Niwan Sarayı der ve “ruh barınağı” olarak görülür.
Leonardo Vintiñi, Epoch Times