TSYD eski Başkanı Tanyolaç: Asparagas Haberler Spor Basınının İtibarını Sıfıra İndirdi
İSTANBUL– Spor basınının duayeni Necmi Tanyolaç, döneminin spor gazeteciliği ile günümüzü kıyaslarken, asparagas haberlerin güven sorunu yaşattığını söyledi. Türk spor basınının yaşayan efsanelerinden olan Necmi Tanyolaç, Cihan Haber Ajansı’nın iki ayda bir çıkardığı ve medya dünyasının ünlü isimleriyle yapılan röportajlar, önemli dosyalarla okuyucusuna ulaşan Cihan dergisine konuşan Necmi Tanyolaç, eski günleri buğulu gözlerle anlattı. Gazetelerin spor sayfalarından okunmaya başlandığı dönemlerin efsane spor müdürü olarak gösterilen Tanyolaç, spor mektebi olarak gördüğü Milliyet’i, gazete patronlarını, 1980 öncesi ve sonrasını değerlendirirken günümüz gazeteciliğinin sağlıklı olmadığını, ilişkilerin gazeteciliği olumsuz etkilediğini anlattı.
Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin kurucularından olan ve iki dönem başkanlık da yapan Necmi Tanyolaç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yaptığı dönemlerde de ilginç olaylara tanıklık ettiğini belirtirken, bugünün gazeteciliği ile dünü karşılaştırdı ve çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yöneticileri ve futbolcuları gazetecilerin çok şımarttığını da belirten Tanyolaç, “Bizim zamanımızda cumhurbaşkanları bile servisimize gelirdi. Kulüp başkanlarını bir araya getirmek istediğimizde, karşımızda ceketlerinin önünü iliklerlerdi. Habercilik ve habercilikteki dürüstlük en büyük silahımızdı. Her gün atlatma haber verebilmek için servis seferber olurdu. Biz gazeteciliğin en yorgun savaşçılarıydık. Yalan habere de bir gün olsun tenezzül etmedik.” dedi.
Tanyolaç, aralarına sonradan katılan, tuttukları takımlara yaranabilmek adına, yorumculuklarını çirkinleştirenler yüzünden, gerçek basın emekçilerinin kenara itildiğini, ortamın kavga edenlere, aşağılayıcı sözlerle sporcuları karalayanlara kaldığını belirtirken, “Ekmek yediğimiz teknenin içinden, o tekneyi delmeye çalışmak, ihanetle eşdeğerdir. Gazeteci, kalemini menfaati için kullandığında bitmiştir. Saygınlığı kalmamıştır. Onları aramızda bulunduran, bir kartvizitle işe aldıran patronlar ve genel yönetmenler, reyting canavarının esiri kişilerdir. Bu mesleğe yazık ettiklerinin farkına vardıklarında ise artık arkalarına bakamazlar. Çünkü geride sadece yıkıntı görürler.” diyerek, günümüz spor gazeteciliğinin yarasına da adeta parmak basıyordu.
Spor basınının duayeni Necmi Tanyolaç, özeleştiri yaparken de acımasız davranıyor. “Günümüzde basın karma karışık. Kim müdür, kim genel müdür belli değil.” yorumunu yapan usta kalem ayrıca, ”Spor basını yaptığı haberlerle sporun her branşında etkiliydi. Birçok bakan, spor adamı, bürokrat yapılan haberler nedeniyle uykusuz geceler geçirir, hata yapmaktan korkardı. Gazeteler yazıyorsa doğru denirdi, şimdi gazete yazıyorsa yalan deniyor. Bu çok acı.” dedi.
Gazetecinin evi ve özeli olmadığını, tek dünyasının işi olduğunu da hayıflanarak dile getiriyor Necmi Tanyolaç. “Yurtdışı-yurtiçi seyahatleri, maçları kovalama, evini de eşini de çocuklarını da unutuyorsun.” derken, yaşadığı ilginç bir anıyı da şöyle dile getiriyor: “Çocuklar doğduğu zaman Milliyet’teydim. Çok yoğundum. “İkizlerin oldu” diye telefon geldi. Sevincim ve iş yoğunluğum birbirine karışmıştı. Eşim, çocuklarla birlikte aslında beni de büyüttü. Eşimin cenazesinde bir arkadaş, “Bizim annemizdi o. Çünkü Necmi ağabeyin stresini alırdı.” dedi. Kahroldum. Eşimden sonra yaşamanın hiçbir önemi kalmadığı gibi bir fikre kapıldım. Sonra bir gün kızımın ve oğlumun olduğunu düşündüm. Onların sevgisiyle de yeniden hayata tutunmaya çalışıyorum.”
BUGÜNKÜ GAZETELER KARMA KARIŞIK
Çağdaş spor gazeteciliğinin büyüklerinden olduğunu biraz da sıkılarak dile getiren Tanyolaç, ‘TSYD’nin kurucularındanım’ cümlesinin arkasına eklediğimiz, ‘Sporun Edebiyatçısı’ da diyorlar, size buna katılır mısınız?” sorumuza ise sessiz kalarak tevazu gösteriyor.
Necmi Tanyolaç, şu andaki spor basınıyla ilgili, basındaki değişimin, spor basınına yansımasıyla ilgili sorularımıza cevap verirken, büyük bir yaraya da parmak basıyordu adeta. “Bugünkü gazeteler, karma karışık. Teknoloji gelişti. Çalışanlar, bu teknolojinin içinde eriyor, işe saatinde geliyor, bilgisayarlarının başına oturup sayfalarını yapıyor, saat gelince de çıkıyorlar. Bir üretkenlik yok. Atlatma haber, o haberin verdiği bir heyecan yok. İlk baskının çıkacağı saati beklerken yaşadıklarımızı bugünkü gazeteciler yaşamıyor. Ben kendi dönemimde Milliyet’te çok yenilik yaptım. O dönemin Tercüman’ında tirajları fırlattım. Atlatma habercilik, spor sayfalarının doyuruculuğu bize büyük itibarlar kazandırdı. Bugün neredeyse gazete ve televizyonlar haberin önünde gidecek gibiler. Biraz sonra şöyle bir olay olacak diyecekler. Hele şu transfer haberleri. Onlarca isim ve içinden birinin transferinin gerçekleşmesiyle kopartılan ‘biz yazdık’ feryatları. Hiç anlamıyorum.”
AVRASYA MARATONU İÇİN ÖZEL EŞOFMANLAR YAPTIRIP EKİP OLARAK KOŞTUK
Necmi Tanyolaç, mesai arkadaşlarına da toz kondurmuyor. Eski dostum dediği, Ergun Hiçyılmaz’ın bir yazısında yeni dönem spor haberciliğini eleştirerek Kazım Kanat, Attila Gökçe ve Necmi Tanyolaç’ın yazılarının yönetimce yönlendirilemediğini belirtti.
“Şimdiki yazarlara müdahale var mı?” sorumuza bir örnekle cevap veren Tanyolaç, “Biz bağımsızdık. Bana laf geçiremezlerdi. Kulüp başkanları gazeteye geldiklerinde patrona gitmeden bizim servise çıkarlardı. Yıllar önce Güneş gazetesindeyken Şansal Büyüka muhabir olarak Trabzonspor-Fenerbahçe maçı için Trabzon’a gitmişti. Trabzonlular, maçtan sonra Fenerbahçe otobüsüne taş atmış. Şansal da bir fotoğraf getirdi bana. Fotoğrafta kaleci Yaşar ile forvet Selçuk Yula’nın kırık camdan dışarı bakan görüntüsü var. Özel bir iş. Gazetenin patronu Trabzonspor’da yöneticilik yapmış Trabzonlu Mehmet Ali Yılmaz. Bu fotoğraf yayımlandıktan sonra Trabzonspor Divan Kurulu, “Güneş gazetesinin Sorumlu Spor Müdürü Necmi Tanyolaç, gazetesinde Trabzon düşmanlığı yapıyor. Bu fotoğraf da silahtır.” dedi. Neyse birkaç gün sonra gazeteden biri geldi. “Ağabey, Mehmet Ali Yılmaz gazete sayfalarını değiştirdi.” dedi. Bir gün sonra “Hadi eyvallah” deyip istifa ettim. Mehmet Ali Yılmaz, yanlış yaptığını daha sonra söyledi. Şimdi neler duyuyoruz da kimsenin kılı kıpırdamıyor.”
Tanyolaç, haber takibindeki ısrarlarını, o dönemde yaşanan heyecanı anlatırken Şansal Büyüka’nın acar muhabirliğinin bugünkü genç kuşakta olmadığını dile getirdi. Tanyolaç, Avrasya Maratonu’na katılmak için Naci Arkan, Cengiz Tokgöz, Bekir Boran, Ali Sami Alkış ve Şansal Büyüka ile birlikte özel eşofmanlar yaptırdıklarını, o gün 23 Nisan merasimlerine hazırlanan çocuklar gibi heyecanlı olduklarını söylüyordu.
MESLEĞİMİZİN NAMUSUNU KORUYALIM
TSYD’nin eski başkanı Onur Belge’nin, Ahmet Çakar’ı ve Erman Toroğlu’nu spor yazarı olarak saymadığını, saydığı isimlerin başında ise kendisinin olduğunu hatırlattığımız Tanyolaç, Çakır ve Toroğlu’nun spor yazarı değil yorumcu olduklarını söylerken, “Spor yazarları, mektepten gelen, oturup uğraşıp muhabirlik yapanlardır. Ahmet Çakar da Erman Toroğlu da spor yazarı değil. Bunlar muhabirlik yapmamış, gazeteciliğin okulunda okumamış. Onlar gazeteci değil, yorumcu. İki kelimeyi bir araya getiremeyen zibidi futbolcu gelip köşe yazarı oluyor. Bu doğru değil. Mesleğimizin namusunu koruyalım, hem hakem ve futbolcu eskilerinden hem de gazeteci olmayan tüccar patronlardan.” derken de gazetecilikteki yeni anlayışı kabul etmediğini gösteriyordu.
Tanyolaç, eski-yeni kıyaslaması yaparken de hiçbir haberin muhabirin masasına düşmeyeceğini, araştırma ve takip gerektiğini vurgularken, Necati Karakaya’nın bir transfer haberi için bir gece önceden kulüp binasına gece habersiz girdiğini, yönetim kurulu toplantısının yapıldığı odada perdenin arkasında konuşulanları dinleyip atlatma transfer haberini yaptığını söyledi.