Ulusal Uyanış Gazetesi
“Medeniyetin ilk şartı adalettir.”
Bugün sizlere bir çeyrek yüzyıl öncesinde, Mersin’de yayın yapmış olan ‘Ulusal Uyanış Gazetesi’nden bahsedeceğim. Tabii ki imtiyaz sahibi avukat İzzet Uludağ’dan da. İzzet Uludağ’ı geçenlerde TV programıma konuk almıştım. Öncesinde de onu ‘Milli Devrimci Avukat’ adlı bir portre yazısıyla sizlere anlatmıştım.
O günkü söyleşi programında ortaya çıktı ki İzzet bey büyük bir öngörü ve milli hassasiyet sahibi. Onun 1999 yılında Mersin’de çıkartmış olduğu Ulusal Uyanış Gazetesi büyük isabetle sanki bu günleri görmüş, ta o zaman uyarı, uyanış görevini yerine getirmiş.
Elbette hayat ileriye doğru yaşanır ama geriye doğru anlaşılır. İnsan olayların sıcaklığı etkisiyle, içinde bulunduğu durumları tam kavrayamaz ve de doğru analizler yapamaz. Ancak üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra, geriye bakarak daha iyi değerlendirmeler yapmak mümkündür. Ama öyle değerler veya haberi koklayan işleyen gazeteciler yazarlar vardır ki daha bugünden isabetli teşhisler de bulunabilirler.
İşte İzzet Uludağ ve ekibi geçmişte günü doğru okuyan, haberlere, yazılara imza atmışlardır. Elimde 1999-2000 yıllarına ait 10 adet Ulusal Uyanış Gazetesi nüshası bulunmaktadır. Nüshaları incelediğimde inanın hayrete düştüm. İnsanın ve gündemin ne derece ‘aynı’ kaldığını özünde pek değişmediğinin farkına vardım.
Elbette olaylar ve insanlar yazarın gazetecinin bakış akışına göre şekillenir daha çok. Yazarının dünya görüşü, ideolojik duruşu belirleyicidir. Ama öyle konular hadiseler de vardır ki tüm yalınlığı ile ortadadır. Onu eğip, bükmek çok mümkün değildir. Ortak kabul görmüş ve bütün çıplaklığıyla önünüzde öylece duruverir.
Gazeteden aldığım bir başka izlenim de istediğiniz kadar yerel yayın çıkartın, asla ulusal ve global konulardan bağışık kalamadığınızdır. Ulusal Uyanış, tüm gündemi layıkıyla takip etmesiyle de dikkat çekiyor.
Örneğin Aralık 1999 yılındaki Ulusal Uyanış Gazetesi manşeti gibi. Manşette; ‘En Temel İnsan Hakkı: İş.. İş.. İş..’tir’ denmiş. Konu günümüzde de geçerliliğini hâlâ korumaktadır. Öyle değil mi? İş, en temel insan hakkıdır. Çünkü işi olmayan üretime katılamaz. Üretime katılmayan insanın da söz sahibi olması beklenemez. Önce iş olacak ki mide doysun, çarklar dönsün.
Alt manşette de denmiş ki ‘İşsizlik Mersin’in en can alıcı sorunudur’. Evet, aradan geçen 26 seneye rağmen değişen nedir? İşsizlik bugün de öylece orta yerde duruyor.
Gazetenin yazı işleri müdürlüğünü usta gazeteci, kelimelere can veren Cengiz Köse üstlenmiş. Cengiz bey bir dönem Mersin medyasında önemli işlere imza attı, şehrimizde gazetecilik adına kaliteyi yükseltti. Ama şimdilerde İstanbul’da yaşıyor sanıyorum.
“Mersin karanlığa mahkûm mu? – Yerli malı kullan! – Clinton kimin başkanı? – Madem teslim olacaktık niye şehit verdik? – Cumhuriyetten korktular – 3 Ocak yol gösteriyor – Türkiye’yi esir ülkesi yaptırmayız – Dolgu alanına geçit yok! – Türkiye’ye büyük tuzak” gibi farkı başlıklar altında verilen haberlerin günümüzde de benzer sorunlarla hâlâ gündemde oluşu, şaşırtıcı bir ileri görüşlülük ve milli duyarlılık örneği.
Maalesef gazete yeterli maddi desteğe sahip olamayınca, yayın hayatına erken veda etmiştir. Avukat İzzet Uludağ, gazetenin ardından oradaki yazılarını ileriki kuşaklara taşımak adına, makalelerini ‘Mustafa Kemal’e Uyanmak’ adlı kitapta topladı.
Köşe yazılarından oluşan kitap 1999 basımı, 284 sayfa ve bir döneme ışık tutar nitelikte.