Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmalara 19 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, sanıkların savunmalarının ardından 28 Haziran’a ertelendi.
Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmalara Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla 19 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, sanıkların savunmalarının ardından 28 Haziran’a ertelendi.
Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklardan bazıları katıldı, farklı davalar nedeniyle cezaevinde bulunan 6 sanık ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Duruşmada, Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer, kızı Firuze, oğlu Fatih Furkan Yazıcıoğlu, kız kardeşleri Maviş Ocak ve Naziye Soysal ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmanın ilk bölümünde tutuksuz sanıklar Abdulvahap G, Mehmet Yaşar D, Ünal K, Ali Orhan Dinç ile Erkin Ç’nin dinlenilmesinin ardından diğer sanıklar beyanda bulundu.
Tutuksuz sanık Nusret M, TSK’deki kaza kırım ekibinde yer aldığını, askeri helikopteri kurtarma çalışmaları kapsamında bölgede olduğunu belirterek, “(GPS cihazlarının sökülmesi) Basına yansıyan görüntüleri ben çektim. Kaza kırım ekibinde olduğum için diğer sivil havacılığın incelemesinden sonra gittik. Komutanlarımız kaza kırım alanına gitmeyin dediler ama merak ediyorduk, helikopterciyiz neticede, gidip baktık. Doğaçlama görüntüydü, asla parça sökme olmadı, kontroldü sadece.” ifadesini kullandı.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici’nin “Emre rağmen neden gittiniz?” şeklindeki sorusu üzerine sanık, merakı nedeniyle gittiğini söyledi.
Sanık Nusret M, “Görev verilmeden çektiğiniz bir görüntüyü neden görevmiş gibi teslim ettiniz?” sorusuna ise öncesinde görev gereği çekilen görüntülerin olduğunu, bu nedenle tüm görüntüleri verdiğini öne sürdü.
“Bunu kim basına servis etti?” sorusu da yöneltilen sanık, yakın çevresinden de bu soruya çok muhatap olduğunu ancak kendisinin yapmadığını söyledi.
Kaza kırım ekibinde yer alan tutuksuz sanık Cemal Ş. ise 2011 yılında gözaltına alındığından bu yana vermiş olduğu tüm ifadeleri tekrar ettiğini belirterek, hakkındaki takipsizlik kararının ardından yeni delil elde edilmediğini ve bu davanın açılmaması gerektiğini savundu.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili herhangi bir soruşturma geçirmediğini ekleyen Cemal Ş, mağdur olduğunu ve kendisine kumpas kurulduğunu öne sürdü.
Avukat Ekici’nin FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanına suikast timinde yer aldığı gerekçesiyle mahkum edilen sanık Aydın Özsıcak’ın kendisinden helikopterden parça sökülmesini isteyip istemediğini sorması üzerine sanık Cemal Ş, Aydın Özsıcak’ın bir parçanın sökülmesini istediğini ancak bunun uygun olmayacağını söylediğini, Özsıcak’ın da hatıra amacıyla saklamak için istediğini söylediğini, yine bunu uygun olmayacağı için kabul etmediğini aktardığını belirtti.
FETÖ’nün darbe girişimine yönelik eylemlerine ilişkin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası nedeniyle cezaevinde bulunan Yusuf Yiğit de SEGBİS ile katıldığı duruşmada, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Sanık Yiğit, kendisi hakkında mahkumiyet kararı olduğunu, bu davayı hukuki ve etik bulmadığını iddia ederek, çalınan malzemenin yakılmasına ilişkin telefon kayıtlarında kendisine yöneltilecek suç olmadığını savundu.
Bekir Ç. de hakkında yeni bir iddianame olmadığını belirterek, “4 yıldır Göksun’da hırsızlık suçuyla yargılanıyorum. Ben sadece görevlendirme emriyle olay yerine gittim, aldığım emir gereği helikopter enkazına yaklaşmadım.” dedi.
FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanına suikast timinde yer alan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası nedeniyle tutuklu bulunan Davut Uçum ise delil klasörünü incelemeyi talep ederek, binlerce fotoğrafın yer aldığı dijitallerin gönderilmesini istedi, delilleri inceledikten sonra savunma yapacağını kaydetti.
Aynı suikast timinde yer alan ve cezalandırılan sanık Aydın Özsıcak da, sanık Uçum’la benzer ifadeleri kullanarak, delil klasörünü inceledikten sonra savunma yapacağını söyledi.
Farklı bir davadan dolayı cezaevinde bulunan sanık Mustafa Atalar, Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki cezanın kesinleştiğini, yazılı savunmasını tekrar ettiğini kaydetti.
FETÖ’nün talimatıyla Aydın Özsıcak’ın müvekkilliğini alıp bırakmasına ilişkin bilgilerin doğru olmadığını öne süren Atalar, Özsıcak ile aralarındaki ilişkinin “gayet normal bir şekilde avukatlık ilişkisi” olduğunu savundu.
Sanık Atalar, “Nasıl temas kurdunuz?” şeklindeki soruya, “ailesi aracılığıyla” yanıtını verdi.
Vekaletin sona ermesine ilişkin ise sanık Atalar, dosyanın uzayacak bir dava olduğunu anladığını, bu nedenle davayı bıraktığını belirtti.
Mahkeme başkanının, operasyonel hat kullandığına ilişkin tespitin olduğunu belirtmesi üzerine sanık Atalar, operasyonel hattın ne olduğunu bilmediğini, böyle bir evrakın kendisine ulaşmadığını ve incelemek istediğini söyledi.
Sanık Atalar, FETÖ’nün sözde Gaziantep Bölge avukat imamı Kamil Bakum ile Abdullah Önder’in helikopterin düşmesinin ardından yürütülen soruşturmalara FETÖ’nün müdahalesini anlattığı ifadelerin de gerçek olmadığını savundu.
Mahkeme başkanının Kamil Bakum’u tanıyıp tanımadığını sorması üzerine sanık Atalar, Bakum’u tanımadığını ve neden aradığını da hatırlamadığını iddia etti.
Sanık Atalar, “Emir aldı davaya girdi, emir aldı davadan çıktı gibi bir durumun da söz konusu olmadığını” öne sürdü.
Yazıcıoğlu ailesinin avukat Kemal Yavuz ise helikopterin, örgütlü bir yapı tarafından düşürüldüğünü, bu davanın ise olaydan sonraki soruşturmalara örgütlü yapının müdahalesini gösterdiğini kaydederek, “Sanıkların yok etmeye çalıştıkları deliller suikast eylemini kapatmaya yöneliktir, bu görülmeden yapılan yargılama bizleri tatmin etmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
Yavuz, esas eylemin aktarılmadığı her davanın kendilerini üzdüğünü söyledi.
“Kusursuz cinayet yoktur.” diyen Yavuz, “Her şey çok iyi planlanmış, ancak İsmail Güneş konuşunca kusursuz cinayet olmadığı ortaya çıkıyor ve ahtapotun kolları gibi örgütlü yapı harekete geçiyor. Arama kurtarma çalışmaları akamete uğratılıyor. TSK’deki FETÖ yapılanması çözülmemiştir, askerin içerisindeki yapı çözülmeden dosyada ciddi adım atılamayacağı kanısındayız.” diye konuştu.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici de suçun mahiyetinin değişme ihtimaline karşı tüm sanıkların tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, ByLock yazışmalarında Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüne neden olan helikopterin düşmesine ilişkin yazışma olup olmadığının araştırılmasına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 28 Haziran’a erteledi.
Dava süreci
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca, Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya FETÖ’nün talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla 17 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame 25 Aralık 2020’de kabul edilerek, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.
Bu dosya ile Göksun Asliye Ceza Mahkemesindeki, helikopterden GPS cihazının sökülmesine ilişkin 10 sanığın yargılandığı dava, sanık ve eylem yönünden bütünlük oluştuğu gerekçesiyle 6 Ocak’ta birleştirilmiş, sanıklardan 7’si her iki dosyada da yer aldığı için 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada sanık sayısı 20’ye çıkmıştı.
Sanıklardan Muharrem Tunç’un vefatı nedeniyle yargılanan sanık sayısı 19 oldu.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.