Yunusların Güzelliği ve Onları Yok Eden Taiji Kasabası
Yaklaşık 55 milyon yıldır dünya üzerindeler. O kadar güzel yaratıklar ki. Yunusları sevmeyen insan var mıdır acaba?
Yunuslar da diğer tüm memeli canlılar gibi ciğerleri ile nefes alıyorlar. Su altında nefes alamazlar. Nefes alabilmeleri için düzenli olarak su yüzeyine çıkmaları gerekiyor. Kafalarının üzerinde bulunan nefes çukuru, suya daldıklarında otomatik olarak kapanır ve içeri su kaçmaz. Yüzeye çıktıklarında ise, kapak otomatik olarak açılır.
İnsanlar istem dışı nefes alıp veriyor iken, yunuslar bunu iradeli bir biçimde yapabiliyorlar. Yani nefes almaya karar vermeleri yeterli oluyor. Yunusların bir diğer ilginç yönü de şu: uyurken beyinlerinin sağ ve sol kısımlarını değişmeli olarak kullanıyorlar. Örneğin sağ kısım uyurken sol kısım uyanık kalarak hayvanın su yüzeyine çıkmasını ve nefes almasını sağlıyor. Bu şekilde, uyku esnasında boğulmuyorlar.
Vücut yapıları muhteşem. Burun tasarımları sayesine akıl almayacak bir hızla yüzebiliyorlar. Öyle ki, yunusların burnu taklit edilerek yapılan gemi pruvalarından yüzde 25 oranında yakıt tasarrufu sağlanıyor. Concorde tipi uçakların ve denizaltıların tasarımında da yunusların vücut yapısı örnek alınmış. Bu yetenekli hayvanların ses ile sağladıkları iletişim, bilişim sektöründe sıçramalara neden olmuş. Üstelik her bir yunusun kendisine has bir sesi var. Derileri, insan derisine çok benziyor. Narin ve çabuk zarar görebilen bir derileri var.
Yunuslar asla vurgun yemiyorlar çünkü derin mesafelere daldıklarında, ciğerlerindeki tüm oksijeni boşaltıyorlar. Kaslarında bulunan miyoglobin proteini bolca oksijen depoluyor. Yani oksijen ciğerde değil kaslarının içinde depolanıyor. O yüzden istedikleri kadar derine inebiliyor ve uzun süre nefes almadan yüzebiliyorlar.
Birbirlerine çok bağlılar. 30 yıl birlikte yaşayabiliyorlar. Kalabalık gruplar halinde yaşıyorlar. Ayrıca çok eğlenceliler. Kendi doğalarında olmayan bazı hareketleri sırf zevk olsun diye bile yapabiliyorlar, taklit yetenekleri var ve birlikteyken çok eğleniyorlar. Farklı türden bir yunus gördüklerinde ortak bir dil üretmeye ve birbirleriyle anlaşmaya çalışıyorlar. Dişiler ve çocuklar güvenlik nedeniyle gurubun ortasında yaşıyor. Hasta üyelerini asla terk etmiyor ve ölene kadar gurupta tutuyorlar. Bu ilk günden başlayarak son güne kadar böyle devam ediyor.
Yunuslar çok yardımseverler. Dünya üzerindeki tüm vahşi hayvanlar arasında, sadece yunusların insanlara yardım etmek için geldiği biliniyor. Denizde yüzen hamile bir kadın gördüklerinde yavruyu bir ultrason cihazı gibi görüp, yardım etmek amacıyla içgüdüsel olarak gittikleri çok görülmüş. Denizcilere her zaman yardım ettikleri biliniyor. Yunuslarla yüzmenin mutluluk verdiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, farkındalığı, dikkati ve kontrolü ilerlettiği dahi tespit edilmiş.
UTANÇ KAYNAĞI KARANLIK BİR BÖLGE: TAIJI
Fakat Japonya’da ‘‘Taiji’’ denen bir kasaba var ki, bu kasaba yunuslar için korkunç anlamlar taşıyor. Bu kasabadaki bir koya girmek veya fotoğraflamak kesinlikle yasak. Taiji’de her yıl akıldışı bir yunus katliamı gerçekleştiriliyor. On binlerce yunus göz göre göre katlediliyor. Hem de en ilkel yöntemlerle.
Bu katliam şöyle yapılıyor: Çeşitli ses frekansları yollayarak yunusları yanıltıyor ve bu koya doğru çekiyorlar. Ardından teknelerle etraflarını sarıyorlar ve su altına, yunusları çok korkutan ve panikleten ses dalgaları yolluyorlar. Ne yapacağını şaşıran yunuslar büyük bir panik yaşıyor ve bu koyda sıkışıp kalıyorlar. Daha sonra büyük bıçaklarla ve mızrak benzeri aletlerle öldürmeye başlıyorlar. Tüm koy kan kırmızı bir renge bürünüyor. Dünyadan gelen tüm tepkilere rağmen, Japon hükümeti bu olayın devam etmesine müsaade ediyor.
Taiji’de dikenli teller ve keskin jiletli tellerle kaplı yüksek güvenlikli girişler bulunuyor. İki tünel girişi de bekçiler ve köpeklerle korunuyor.
Bu katliamın sebebini detaylı bir şekilde araştıranlar, ilginç bilgilere ulaşmışlar. Örneğin Japon halkı yunus eti yemiyor. Böyle bir alışkanlıkları yok. Balina eti yiyorlar. Sıkı durun: Taiji’de öldürülen yunuslar, balina eti olarak piyasaya sürülüyor ve Japon halkına yediriliyor. Japon halkı durumun farkında bile değil. Yediklerinin balina eti olduğunu sanıyorlar. Eğer böyle bir durum var ise buna izin veren yetkililer hemen cezalandırılmalı diyen Japon vatandaşı çok fazla. Üstelik yunus eti yemek insan sağlığı açısından çok zararlı. Yunuslar, denizlerin kirlenmesinden en çok etkilenen hayvanlar. Vücutlarında büyük oranda civa birikiyor. Öyle ki, bazı yunus eti örneklerinde civa seviyesi, maksimum kabul edilebilir değerin 1000 kat üstünde çıkmış. Fazla civa barındıran etleri yemek, tedavisi mümkün olmayan hastalıklara ve ölümlere sebebiyet veriyor. Minamata Hastalığı bunlardan birisi. Yiyemiyor, duyamıyor, yürüyemiyorsunuz.
Yılmaz bir savaşçı: Rio O’Barry.
Rio O’Barry, eskiden dünyanın en seçkin yunus eğitmenlerinden biriydi. 1960’larda yakaladığı ve eğittiği 5 yunus, televizyonun çok sevilen ‘‘Flipper’’ dizisinde rol aldı. Dizi, yunuslara olan hayranlığı dünya çapında körükleyerek özellikle çocukların yunuslarla arkadaşlık düşlerini alevlendirmişti.
Fakat profesyonel yunus eğitmeni olan O’Barry, bir süre sonra yaptığı büyük hatanın farkına vardı. Çalıştığı yunusların çok zeki ve sosyal idrak sahibi olduklarını gördü. Yunuslar kendilerini televizyonda gördükleri zaman bile reaksiyon veriyorlardı. Büyük şaşkınlıklar yaşadı ve ne yaptığını sorgulamaya başladı.
Kendi yunuslarından biri olan ‘‘Kathy’’ adlı bir dişi, kollarındayken, hava deliğini kendi isteğiyle kapatarak intihar girişiminde bulununca, O’Barry, hayatını değiştirecek bir uyanış yaşadı: yunuslar sadece denizdeki evlerine ve ailelerine geri dönmek istiyorlardı. Günler sonra kendini, ‘‘Bimini’’ adasında denizdeki bir kapandan yunusları kurtarırken buldu. Bu onun ilk kurtarma girişimiydi. Tutuklandı. Fakat mücadelesinden vazgeçmeyecekti.
Yunus avının en büyük ekonomik sebeplerinden birisi de, ‘‘Yunus Eğlence Parkları Endüstrisi.’’ Fakat bu havuzlarda insanları – özellikle de çocukları – eğlendiren yunusların büyük acılar çektiklerini biliyor musunuz? Havuzlardaki eğitmenlerin yaptırdığı oyunlar, şovlar ve yunusların yüzündeki gülümsemeler sizi aldatmasın. O yunusların çoğu 2 yıl içerisinde ölüyor. Engin okyanus sularını muazzam sonar sistemleri ile tarayan ve derin okyanuslarda özgürce yaşayan yunuslar, o küçücük havuzların içerisinde kalınca korkunç bir baskı ve sıkışmışlık hissi yaşıyor, delirmemek için derhal sonarlarını kapatmak zorunda kalıyorlar. Yani kendilerini tamamen körleştiriyorlar. O kadar büyük bir stresin altına giriyorlar ki, gösteri havuzlarında tutulan yunusların hepsi ülser hastası ve her gün ülser ilaçları veriliyor bu hayvanlara.
Çok uzak mesafelerdeki sesleri bile duyabilen yunuslar havuzlardaki yüksek müzik seslerinden, alkış seslerinden dolayı, çıldırma eşiğine geliyorlar. Eğer yunuslara yardım etmek istiyorsanız çocuklarınızı yunus eğlence parklarına götürmeyin. Yunus avcılığını ve yunus katliamını durdurmak için çalışan kurum ve kuruluşlara destek olun.
Kısa kısa:
-En iyi Belgesel Film dalında Oskar ödülü kazanan The Cove, Japonya’da yunuslara yapılan işkenceleri gözler önüne seriyor. Bu film çok zor koşullarda ve tamamen gizli bir şekilde çekilmiş. Yakalanmaları durumunda hapis cezası alacaklardı.
-Bazı bilim adamlarının yaptığı açıklamalara göre, eğer yunus ve türleri bu hızla avlanmaya devam ederse, 40 yıl içerisinde dünyadaki tüm balık türleri yok olacak.
-Japonya’da her yıl yaklaşık olarak 23,000 yunus yasal olarak öldürülüyor. Çoğu denizde öldürülse de binlercesi kıyı lagünlerinde ve koylarda yürütülen yunus avlarında öldürülüyor. Yunus avları Güney Pasifik ve Atlantik’in kuzeyindeki adalarda da görülüyor.
-Yunuslar yenmek için öldürmemeli. Bunu yalnızca ahlaki nedenlerden değil, insan sağlığını tehdit ettiği için yapmalıyız.
-1986 yılında ticari balina avcılığı yasa dışı ilan edildi. Fakat yunus avlamak hala serbest. Balinalar ve yunusların aynı aileden geliyorlar, aynı zeka ve farkındalığa sahipler fakat Ulusalararası Deniz Memelileri Avı Komisyonu üyeleri bu küçük deniz memelilerini korumak konusunda aynı fikre sahip değil.
-Yakalanan canlı yunuslardan biri su parkları, akvaryumlar ya da yunuslarla yüzme programlarına seçilince, bütünleştiği ailesinden de ayrılıyor, kamyon ve uçaklara yüklenip uzaklardaki bir havuza naklediliyor.
– Su parklarına seçilmeyen yunuslar balıkçılar tarafından etleri için öldürülüyor. Açık denizlerde genellikle zıpkınla öldürülen yunuslar, balıkçılar tarafından bıçak, kanca ve mızrak gibi yakın mesafeden avlanmaya yarayan aletlerle öldürülüyor.
İnsanoğlu yaşadığı dünyaya ihanet etmeye devam ediyor.
http://true-wildlife.blogspot.com/2011/02/bottlenose-dolphin.html
http://inventorspot.com/articles/heroes_star_hayden_panettieres_s_7924
http://www.globalenvironmentalsociety.net
http://www.animalpeoplenews.org
http://realtymastersoffl.blogspot.com
http://moviedex.com/reviews/4-12-stars/the-cove-review/
http://travelvacationplanningamusementparks.blogspot.com