Abonelik Dilenmek
“Hiçbir hikâye yoktur ki yetim kalmasın.”
‘Ev genci’ diye yeni bir tanım gelişiyor. Hani ev kızını bilirdik de bu ev genci nitelemesi nereden çıktı? Ev genci ailesiyle yaşayan erkek gençlere deniyormuş efendim. Belli yaş üstü okulunu falan bitirmiş, askerliğini yapmışlar. Bekar erkekler, ne bir işleri var ne de bir iş arama çabası gösteriyorlar. Evlenmeyi asla düşünmüyorlar. Tercihen ‘takılmak’ peşinden gidenler.
Mesela emekli anne- babaları ile aynı evi paylaşıyorlar. Bir de ev kira değilse değme keyfine.. Ev gençleri miskin bir hayat sürüyorlarmış. Çok sosyal sayılmazlarmış. Daha ziyade sosyal medya bağımlısı tiplermiş. Dışarıda hayatın içinde işler bakmak yerine öyle “home ofis’ misali internet üzerinden bir şeyler denemeye, aramaya çalışıyorlarmış.
Bunu ben eskinin, köydeki ağır işten şehirlere kaçan gençlerine benzetiyorum biraz. Nasıl ki bir kırkb- elli yıl önce öyle bir trend vardı gençlerde. Şimdilerde de evinden çıkmadan fazla sosyalleşmeden, ailesiyle yaşayan ve internette bir şeyler kovalayan bir nesil geliyor..
Elbette sosyal medyada bir gecede parlayan veya orada satış, iş, reklam, şov yaparak hayatlarını kazanan milyonlar var. Fakat bir de Yeşilçam kahvesi müdavimleri gibi sosyal medyada şöhret, para kovalayan ve bu uğurda hatta paralar kaybeden, psikolojisi bozulan, depresyona giren bir yığın insan var ki çoğu tabii ki gençlerden oluşuyor.
Elbette ben oradaki kriminal işlerden bahsetmiyorum bile – ki kriminal olaylar, kumar, bahis, dolandırıcılık, fuhuş bunlar başka bir konu. Sosyal medya bağımlılığı ve oralardan bir şeyler çıkartma isteği ise daha başka.
Sosyal medyayı bir iş ortağı olarak gören veya eğitim, reklam amaçlı bilinçli şekilde kullananlar için elbette yararlı ve gereklidir. Fakat milyonlarca genç için de oralar boşa çıkan hayallere ve geçirilen zamana malolabilir. Bilhassa mecrayı amatör olarak kullananlar, yaptıkları veya yapmak istedikleri işlere kaynak ayıramayanlar büyük hayalkırıklığı yaşayabilirler.
Kaldı ki sosyal medyada amatörce işlere soyunmak uzun uğraşlar ve disipline ihtiyaç duyar. Yılmadan, usanmadan uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmayı gerektirir.
Şurada hepi topu bir aylık YouTube maceram var ve orada yaşadıklarım, benzer süreçlerden geçenlerle empati kurmamı sağladı. Önceleri hiç üzerinde durmadığım konulara kafa yormaya başladım mesela. Bizim kuşak için teknik konulara adapte olmak da ayrı bir mesele tabii.
Konuya ev gençlerinden girdik. Gençlere buradan yeni bir girişimcilik örneği vermek istiyorum. Bilhassa YouTube kanallarına yönelik abone bulmak, yorum yazdırmak ve beğeni attırmak gibi bir işkolu öneriyorum.
Benim gibi yeni başlayanlara teknik destek ve danışmanlık da ilave edilebilir. Tüm bunları neden mi öneriyorum? Çünkü bu sosyal medya sektörü her geçen gün büyüyor. İnsanlar kendi kanallarını açmaya yöneliyor. Klasik ve yerleşik medya, iş kolları ve anlayışı değişiyor. Örgütlenme biçimi, tanıtım, bürokrasi, eğitim, eğlence her şey bu alana kayıyor.
Bu mecraya giren ve de bununla alakalı işler yapanlar kazanır. Ayrıca bizim gibi yeni başlayanları abonelik dilenmekten de kurtarırlar. Benden söylemesi..