Ağız ve Diş Sağlığı 2. Bölüm
Ağız Kokusu (Halitosis)
Ağız kokusu hayatımızda çoğu zaman farkında dahi olmadığımız ancak yakın çevremizdeki insanları oldukça rahatsız eden, aynı zamanda bazı ciddi hastalıkların da habercisi olabilen çirkin bir kokudur.
Ağız kokusuna sebep olan faktörler arasında dişler üzerinde gıda birikimi, çürük dişler, diş ve dişeti iltihapları, diş veya bademcikle ilgili apseler, ağız kuruluğu, farenjit, karaciğer hastalıkları, mide rahatsızlıkları gibi birçok sebep sayılabilir.
Ağız kokusunun lokal mi yoksa sistemik faktörlere mi bağlı olduğunun tespiti için diş hekiminize başvurmalı ve teşhise uygun tedavi yöntemine gidilmelidir.
Ağız kokusu hakkında Diş Hekimi Süleyman Çetinkaya’nın verdiği bilgiler şöyledir;
“Konuşurken eliniz ile ağzınızı kapatmak, tüm gün sakız çiğneyerek ağız kokunuzu gidermeye çalışmak istenilen bir durum olmasa gerek, ağız kokusu ile hayatınızı devam ettirmek yerine çok uğraş gerektirmeden, ağrısız ve basit yöntemlerle mis kokulu cümleler kurmak istemez misiniz?”
Her nekadar sanal ortamlar ve telefonlar iletişimin en büyük araçları haline gelse de birebir iletişimin yerini hiç bir şey tutamaz. Birebir iletişimde kişinin duruşu, kıyafeti, fiziksel özelliklerinin yanı sıra kokusu da iletişimin en etkili silahlarından birisidir. Koku denilince akla ilk gelen şey parfüm olabilir ancak ülkemizde 4 kişiden 3ünde görülen halitosis denilen ağız kokusu, medeni toplumlar da dahil olmak üzere oldukça yaygındır.
Sosyal hayatta kendilerine olan güvenlerini kaybetmelerine neden olan ağız kokusu (halitosis) şikayeti olan kişilerin, konuşurken elleri ile ağızlarını kapatması, tokalaşırken nefeslerini tutması ve yakın mesafede konuşurken başlarını sağa sola çevirmeleri ciddi psikolojik problemleri de beraberinde getirir. İlişkilerin hatta evliliklerin bile bitmesine neden olan halitosis genelde bireylerin kendisi tarafından farkedilmez.
Ağız kokusunun sebeplerinin %87si ağız boşluğundan kaynaklanır. Ağız boşluğunda yaşayan bakterilerin artıkları olan sülfürlü bileşikler kötü kokuya yol açar. Ölü veya ölmek üzere olan bakteriler sülfür bileşikleri açığa çıkarır. Ağız içerisinde bakterilerin tutunmasına neden olan pürüzlü yüzeylerin hepsi ağız kokusuna neden olabilir. Nedir bu pürüzlü alanlar; çürük dişler, diş taşları, ileri derecede diş eti rahatsızlıkları, köprü gövdesi altları, cilasız dolgular, total/Parsiyel protezler.. Özellikle dil sırtında biriken bakteriler ağız kokusunu ciddi anlamda arttırır. Sadece dil fırçalanması ağız kokusunu %47 oranında azaltır.
Tüm bunların yanında yediğimiz besinlerin de ağız kokusu üzerinde büyük etkileri vardır. Yapılan araştırmalara göre sürekli aynı yiyecekleri yiyenlerde ağız kokusu daha sık görülür. Yumurta, peynir, süt ve süt ürünleri ağız kokusuna neden olabilir. Bir takım sistemik rahatsızlıklar da ağız kokusuna neden olabilir (farenjit, tonsilit, sinüzit, reflü, gastrit, kabızlık)
Ağız kokusunu sakızla, mentollü şekerlerle yada gargaralarla gidermeye çalışanlar ise maalesef aksine ileriye dönük ağız kokusunun artmasına sebep olurlar. Çinkosuz sakız, alkollü gargara ve mentollü şekerler sadece geçici çözümlerdir ve bir süre sonra ağız kokusunun arttığını göreceklerdir. Çinko içeren sakızlar ve alkolsüz gargaralar (7 günü geçmeyecek şekilde) ağız kokusu tedavilerinde rol oynar.
Ağız boşluğu kaynaklı ağız kokularını önlemek için öncelikle diş hekimine gidilmeli ve ağzı kokusunun sebebi teşhis edilmeli. Çürük dişler tedavi edilmeli, eski köprüler ve protezler yenilenmeli, pürüzlü alanlar cilalanmalı ve diş eti tedavisi yapılmalıdır. Ağız hijyeni ile ilgili bilgiler verilerek motive edilmeli. Diş fırçasının yanında diş ipi kullanarak ve dil sırtını fırçalayarak ağız hijyeni desteklenmelidir.
Süleyman Çetinkaya’nın 1. bölüm haberine buradan ulaşabilirsiniz.