Claudia Roth: “Şiddetin Durdurulmasını İstiyoruz”
Alman Yeşiller Partisi eş Başkanı Claudia Roth ve Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Barbara Lochbihler, Divan Otelinde basın toplantısı düzenledi. Roth ve Lochbihler, Türkiye’de bulundukları sırada devam eden Gezi Parkı olaylarını değerlendirdi.
Roth yaptığı açıklamada, sınırsız şiddetin tanığı olduklarını söyleyerek, “Sınırsız şiddeti yargılıyoruz. Hem de insanların TOMA’larla kimyasal su püskürtülmesi, biber gazın kullanımını, insanlara biber gazı mermileriyle ateş edilmesini, plastik mermi kullanımını, başlatılan insan avını ve Divan Oteli’nde kurulmuş olan revize göz yaşartıcı gazla yapılan müdahaleyi yargılıyoruz” ifadelerini kullandı.
Son derece yüksek olan yaralı ve gözaltı sayısını yargılandıklarını sözlerine ekleyen Roth, “Savaş benzeri olayların içinde bulunmaktan ve Arınç’ın ifadesiyle ‘Orduyu devreye sokmayı düşünüyoruz’ sözlerini yargılıyoruz. Ordu kime karşı devreye sokulacak? Türkiye’de görülmüş olan en geniş tabanlı bir demokrasi hareketini Türkiye düşmanı olarak adlandırmak doğru mu?” şeklinde konuştu.
Gezi parkındaki elçilerin çeşitli yaş gruplarına ait olduğunu söyleyen Roth, temel hak ve özgürlüklere dair açlık hissettiklerini ifade etti. Roth, “Fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü, haber alma özgürlüklerinin kısıtlanmamasını istiyorlar, toplantı ve gösteri yapma haklarının olmasını istiyorlardı. Bu özgürlükler konusunda mücadele ediyorlar, kaderlerini kendileri tayin etmek istiyorlar” diye konuştu.
Roth, demokrasilerde muhalefetin ve eleştirinin olması gerektiğinin altını çizerek, “Hükümet sorumlularını başta Başbakan ve Avrupa Birliği Bakanı olmak üzere söylemlerini yumuşatmaları çağrısı yapıyorum. Bu bahsettikleri insanlar vandal değil, kaos yaratmak istemiyorlar, terörist hiç değiller. Bunlar beyaz gülle gelen, barış isteyen, birlikte huzur içinde, güven içerisinde yaşamak isteyen insanlar” ifadelerini kullandı.
Roth, Başbakan Erdoğan’ın söylemlerinin kutuplaşmaya götürmesini tehlikeli bulduklarını ifade ederek, “Kutuplaşmadan, alevi-sünni arasındaki kutuplaşmadan, insanları birbirinden ayıran kutuplaşmadan bir düşman imgesi yaratan kutuplaşmadan uzaklaştırması gerektiği uyarısında bulunmak istiyoruz. Bağımsız basın temel bir ihtiyaçtır ve o yüzden Başbakan’ın uluslararası basın hakkında şikayet etmesinin olumsuz bir eylem olduğu görüşündeyim. Basının demokrasinin güçlenmesini sağlayacak ve bu sağlam ev içerisinde herkesin huzur içerisinde yaşamasını teminat altına alınacaktır” diye konuştu.
Roth taleplerini sıralayarak, “Şiddetin bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Gözaltına alınan ve tutuklanan insanların bırakılmasını talep ediyoruz. Gösteriler esnasında yaralanan, öldürülen, ölüme kadar varan şiddet eylemlerini gerçekleştirenlerin hesap vermesini talep ediyoruz ve bunun dışında insanların ayrıştırılmamasını talep ediyoruz” dedi.
Roth şunları kaydetti:
“Yeşiller Partisi olarak biz Türkiye’ye kapıların ve pencerelerin sonuna kadar açılması görüşündeyiz. Fasıllar yeniden açılsın. 23, 24. fasıl açılsın. Buyurun Tayip Bey, masaya oturalım ve müzakerelere başlayalım, temel hak ve özgürlükleri tartışalım. Demokrasi ve hukuk devleti yolunda nasıl ilerleyebiliriz, onu konuşalım. Taksim’de ve diğer illerde meydanlara çıkan insanlar Avrupalılardır.”
Lochbihler, Gezi Parkı olaylarında insan hakları kanunlarıyla alakası olmadığını söyleyerek, hükümet yetkililerine de çağrıda bulundu. Lochbihler, “Burada insanlar toplanma özgürlükleri, gösteri yapma özgürlükleri, fikir özgürlükleri için sokağa çıktıklarında verilecek cevap sınırsız polis şiddeti olmamalıdır. Hükümetin görevi toplumun bir kesimini kucaklamak, onların taleplerini yerine getirmek değil, toplumun tamamına kulak vermektir. Bu agresif politikayla sadece ayrışma ve insanları birbirinden uzaklaşması gerçekleşir ve hükümetin bu tutumundan vazgeçmesi gerekmektedir” diye konuştu.
Kaynak: İHA