Altın Portakal Şiir Ödülü “Nida” Eseriyle Ahmet Telli’ye Verildi

Doğan Hızlan, Cevat Çapan, Ahmet İnam, Mustafa Durak ve Emirhan Oğuz’dan oluşan jüri, Telli’yi “ülkemizin yakın tarihinde yaşanan toplumsal ve bireysel acıları kendine özgü lirizmiyle işlemede gösterdiği başarıyı aynı tarihsel kesitte kaybolan, yitirilen, tükenmeye yüz tutan toplumsal, kültürel ve varoluşsal değerlerin talihsiz yazgısına duyduğu tepkiyi şiirsel biçimlere dönüştürürken de tekrarlayan ayrıksı şiiri dolayısıyla” ödüle layık gördü.

15. Altın Portakal Şiir Ödülü’ne layık görülen Ahmet Telli, ilk şiirinin 1961 de yayınlandığını belirterek, “Ben bu ödülü 50. yıl anlamı olarak kabul ediyorum. Bana değer veren jüri üyelerine teşekkür ediyorum” dedi.

“1960 sonrası toplumcu gerçekçi şiirimizin ikinci kuşağında yer alan özgün şairlerden biri” olarak değerlendirilen Telli’nin Yangın Yılları, Hüznün İsyan Olur, Dövüşen Anlatsın, Saklı Kalan, Su Çürüdü, Belki Yine Gelirim, Çocuksun Sen, Kalbim Unut Bu Şiiri, Barbar ile Şehla, Nidâ adlı şiir kitapları yayımlandı. 

Ahmet Telli, 1946’da Çankırı’nın Eskipazar ilçesinde doğdu. Hasanoğlan ve Pazarören öğretmen okullarında eğitim gördü. Öğretmen okulundan sonra dört yıl ilkokul öğretmenliği, daha sonra da Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirmesinin ardından çeşitli il ve ilçelerde Türkçe-Edebiyat öğretmenliği yaptı. 1981’de sıkıyönetimce tutuklanarak görevine son verildi. Aynı yıl, TCK’nın 141, 142 ve 146. maddelerinden yargılandı. Cigerhun’un şiirleri üstüne yazdığı bir yazısından ötürü 142. maddeden kısa bir süre hüküm giydi. Kitapçılık, yayıncılık yaptı, çeşitli yayınevlerinde yönetici ve editör olarak bulundu. 1993’te mahkeme kararıyla öğretmenliğe döndü ve emekli oldu. İlk şiiri 1961’de yayımlandı. 1972’de yayımlanan ilk yazısına Varlık Dergisi Eleştiri Ödülü ikinciliği verildi. 1980’de Hüznün İsyan Olur kitabına Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü ( Metin Altıok’la birlikte ); Saklı Kalan adlı kitabına da 1982 Yazko Şiir Özendirme Ödülü verildi. Özellikle 1972’den sonra, birçok edebiyat dergisinde yazıları, şiirleri yayımlandı. Türkiye Yazıları dergisi ( Mart 1983, sayı: 72 ) şiiriyle ilgili bir özel sayı yayımladı. [ kaynak: http://www.ahmettelli.com/dy/hayati/]

NİD 

………………Erdal Eren ile Necdet Adalı’yı düşünürken

Tektekçi meyhanelerde terlemişti içimdeki çakal
Bıyıklarımın hâlâ ayva ve rakı kokması bundandır
Kendimi en zâlim şarkılar makamına yolcu ederken
Fiyakamı ödünç alırdım açıkhava sinemalarından
O zamanlar biz, ohhoo iki kafadar bir araya gelsek
Yelkenleri fora edip hayallerimize, giderdik giderdik
Sesimiz sıtma görmemiş ruhumuz mürekkep içmemişti

! Hercai birer nidâ idik yıldız şavklarıyla oynaşan

Mürekkep dedim de başıma belalar açan mektuplar
Yazardım yeşil mürekkepli pelikan dolmakalemimle
Hasarlı bir hayat gibi duruyor hâlâ o pelikan bende
Babamdan yalvara yalvara almıştım orta ikide
Esat Mahmut Kerime Nadir günleriydi, bir de Pekos Bill
Çilli bir kızda denedim kemendi ilk kez boşa çıktı
Okul ve ev kaçağı sayıldım, adım hep öyle kaldı

! İmlâsızdım anneme sorsalar, haylaz bir nidâ

Genciken, günler her şeye yeterken, berduş bulutlar
Gibi dolaşırken dünya denilen alacakaranlık güzergâhta
Cesaretimi ilk kez nerede keşfettim düşünsem hatırlarım
Belki korkuyu tepeden tırnağa yaşadığım bir gündü
Söz çakmaktaşından sıçrayan kıvılcım olsa nafiledir
Hükmü hengâmedir artık kalbim dediğim muallakta
Geyiğini yitirmiş dağ, şiirini unutmuş dil neye yarar

! Hepsi acı bir eyvah olmuştur, sitemkâr bir nidâ

Polisle çatışırken bitti galiba çocukluğum ve ilkgençliğim
Yoldaşlık günleriydi; “Kardeşler!” diyordu içimizden biri
“Dağın geyiği, dilin şiiri tanık olsun; anamızın ak sütü
Tanık olsun ki haklıyız, kazanacağız!” Barikat günleriydi.
Yaralı bir kardeşi taşırken omzumda, cesaret diyordum
Sesimde tereddütsüz geziniyordu en delişmen tay
Vahşi bir vadiden akıyorduk toynaklarımız kan içinde

! Alev bir nidâ idik ve arkadaşlık günleriydi

Hayatın bir hikâyesi varsa bizimki biraz da bu idi işte
Ölüm en gencimizden yakaladı, on yedisindeydi
Şimdi uzun uzun susuyor belleğini yitiren kim varsa
Çağ nedir, unutuş ne; zaman bir iğne deliğinden geçip
Darası oluyor birikmiş anıların ve ölümlerin
Kekeme bir tarih yazıcısının bize ayırdığı sayfada
Kanlı bir nidâ işaretiyiz, tarihin imlâsını bozan

! Yaralı bir nidâyız yaşadığımız bu dünyada

Ahmet Telli

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.