Bindiğin Dalı Kesmek
Bundan yaklaşık 15 yıl önce ABD’li bir uzman kendisi ile yapılan bir röportajda, ‘‘2010’lu yıllarda dünyadaki en karışık ülke Türkiye olacak’’ demiş.
Bugün Türkiye’nin halini görüyoruz. Gazeteyi açtığımızda gördüğümüz manzara bu ülkedeki normal insanları delirtebilecek nitelikte. Ülkenin hiçbir yerinde istikrar veya düzen yok. Bir kaos durumu hakim. Kimin ne yaptığı belli değil. Çıkar çatışmaları ile çalkalanıyor her yer. Kimse yapması gereken işi yapmıyor. Elektirik veya su parası yatırmanın bile sorun olduğu bir ülkede nasıl rahatça yaşayabilirsin ki?
İnsanlar aç, işsiz. Ülkede söz sahibi olan insanların sicilleri bozuk. Yolsuzluk, hırsızlık diz boyu. Hiç beklemediğin bir anda başına her şey gelebilir. Tetikte yaşamak zorundasın. Hasta olursan işin yaş. Kaza geçirirsen işin zor. Dünyanın en yüksek vergilerini ödüyorsun çoğu temel üründe. Telefonların her an dinleniyor olabilir. Ülkende sürekli bombalar patlıyor. Televizyon programları insanı delirtebilecek nitelikte.
Normal bir insan olarak yaşaman gereken en temel şeyleri dahi yaşayamıyorsun. Böylesine zengin ve bereketli topraklarda varlık içinde yokluk çekiyorsun. En temel hizmetlerden yoksunsun. Mesela ben yazın sıcaklığın 40 derece olduğu ve korkunç nemli bir ilde yaşıyorum. Evim sahilde. Yaşadığım şehrin onlarca kilometrelik eşsiz bir sahili şeridi var, fakat denize giremiyorum. Çünkü bu eşsiz sahil şeridini, kayalarla ve binalarla doldurmuşlar ve sürekli lağım akıtıyorlar. Klima altında oturmak varken Akdeniz’in mis gibi sularında yüzmeye ne gerek var canım? Normal düzeyde bir zekaya sahip olan insanlar kendilerini giderek daha da yabancı ve daha da uyumsuz hissediyorlar. Biz daha çocuğuz, yeterli donanıma veya tecrübeye sahip değiliz, fakat bu ülkenin aydınlarının söylemediği laf kalmamış yine de değişen hiçbir şey yok.
Yazık! İnsan bindiği dalı bu kadar hoyratça keser mi?
Fotoğraf: MYCHELE DANIAU – Getty Images
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.