Bir Çinli Doktorun Hikayesi: Organ Ticareti Uğruna İnsanlar Öldürülüyor
TORONTO, KANADA – Kanada’ya sığınan bir Çinli doktor, ülkesinde organ ticareti ile ilgili şok etkisi yaratan bir itirafta bulundu. Bay Wang (kod adı) 10-15 yıl önce Çin’de yaşadıklarını Epoch Times’a anlattı. Wang, Çin’de asistan doktor olduğu dönemde, yaşayan insanların organlarının çalınmasına tanıklık etmiş ve kendisi de operasyonda asistanlık etmeye mecbur edilmişti.
Çin’de askeri hastaneler, yıllarca idam mahkumlarını organ bankası olarak kullanmıştır. 2000 yılından sonra, özellikle cezaevinde tutuklu Falun Gong uygulayıcıları daha çok tercih edilmiştir. Bu organlar para karşılığında zengin Çinli ve yabancılara satılmıştır. Üstelik birçok kurbanın organları, henüz kendisi hayattayken çıkarılmıştır. Bu insanlık dışı işlem organların yüksek kalitede kalmasını garantilemek için yapılıyordu.
Bay Wang Epoch Times’a şunları anlattı:
“Ben 1990 yılında Liaoning Eyaletindeki Shenyang Askeri Hastanesinde üroloji bölümünde bir hekim olarak görevliydim. Bir gün hastanemize Askeri yetkililerden bir telefon geldi. Shenyang Askeri yetkilileri acilen özel bir görev için bir doktor ekibi talep etti. Öğleden sonra, benimle birlikte bir hastane yetkilisi, iki hemşire ve üç doktordan oluşan bir ekip kuruldu.
Ailelerimiz ve arkadaşlarımız ile iletişime geçmemize izin verilmedi. Görev bitene kadar, her türlü dış temas yasaklandı.
Bizi içi özel tasarlanmış bir minibüs ile görev yerine götürdüler. Önümüzde ise bir askeri araç vardı. Onu takip ediyorduk ve aracın içinde silahlı askerler vardı. Çok hızlı ilerliyorduk. Nereye gittiğimizi göremiyorduk çünkü minibüsün camları mavi bez ile kaplıydı.
Bir dağlık alanda durduk, orada birçok asker nöbet tutuyordu. Bir subay bizi karşılamaya geldi ve bize Dalian kenti yakınlarındaki bir askeri cezaevinde olduğumuzu söyledi.
Canlı Canlı Böbrekleri Çıkarttık
Ertesi sabah, bir hemşire kan testi yapmak için iki askeri takip ettikten sonra, yeniden minibüse binmemiz söylendi. Bilinmeyen bir yerde durduk. Askerler ile çevrili bir yere gelmiştik.
Kısa bir süre sonra, dört asker minibüse bir adam taşıdılar ve bir plastik torbanın üzerine bıraktılar. Adamın boğazı, ayakları ince bir plastik kablo ile sıkı bir şekilde bağlanmıştı. Elleri ise, arkaya doğru çapraz ve sıkı bir şekilde bağlanmıştı. Bu şekilde adam etkisiz hale getirilmişti. Bu şekilde bağlanmış bir kişi yapacağı her harekette kendi canına zarar vereceği için, hiç hareket edemiyordu.
Bana, onu sakin tutma görevini verdiler. Ayaklarını tuttum ve vücudunun sıcak olduğunu hissedebildim. Doktorlar ve hemşireler hızla ameliyat elbiselerini giydiler. Benim asistan olarak görevim böbreği ve idrar kesesini birbirine bağlayan idrar yolunu ve kan damarlarını kesmekti.
Bir hemşire adamın gömleğini kesti ve vücudunu dezenfekte etti. Adamın karın bölgesini üç kez dezenfekte ettikten sonra, doktorlardan biri bir neşter ile adamın alt göğsünden başlayarak göbek deliğine kadar karnını kesti. Adamın bacakları titriyordu ama boğazından ses çıkamıyordu.
Doktor daha sonra karın boşluğunu açtı ve adamın vücudundan kan püskürmeye başladı. Bağırsakları dışarıya sarktı. Doktor bağırsakları bir yana itti ve hemen bir böbreği çıkarmaya başladı. Diğer doktor ise öbür taraftan diğer böbreği kesme işlemine başladı.
Doktorun emri ile atardamarlar ve toplardamarları kestim, o anda kan üstüme doğru fışkırdı. Kan, damarlarda hala akıyordu ve bu onun hayatta olduğunun en büyük belirtisi idi.
Doktorlar ustaca ve hızlı bir şekilde çalışıyorlardı. İki böbreği de bir termostatik kaba koydular.
Gözler de Çıkarıldı
Bir diğer doktor bana gözleri çıkarmamı emretti. Adamın yüzüne baktım, bana dehşet içinde baktığını gördüm. Göz kapakları hala oynuyordu. O hala yaşıyordu.
Birden titremeye başladım. Hareket edemiyordum ve bir şey düşünemiyordum. Korkunç bir durumdu.
Önceki akşam askerler konuşurken kulak misafiri olmuştum. Askerlerden biri adam hakkında konuşuyordu: “Henüz 18 bile değil, çok sağlıklı.” Yoksa bu bizim ameliyat ettiğimiz genç miydi? Canlı bir insandan organ çıkardık. Bu çok korkunçtu.
Doktora bunu yapamayacağımı söyledim.
Sonrasında başka bir doktor adamın kafasını tüm gücü ile yere bastırdı, sol elinin iki parmağı ile göz kapağını tutu ve sağ elindeki pens ile bir gözünü çıkardı.
Terlemeye ve titremeye başladım. Zar zor ayakta durabiliyordum.
Ameliyattan sonra minibüsün bir tarafı açıldı. Ön koltukta bir asker oturuyordu ve telsiz ile konuşuyordu. Dört asker cesedi plastik torbaya sardı ve bir askeri kamyona yükledi.
Hızlı bir şekilde bizi hastaneye götürdüler. Organlar ile ameliyathaneye girdiğimizde, bir grup doktor organ nakli için orada hazır bekliyordu. Hemen organları alıp işe koyuldular.
Olaydan Çok Etkilendim
Eve gittikten sonra, aşırı korku ve şok yüzünden ateşim yükseldi. Bu konu hakkında hiç bir insan ile konuşmaya cesaret edemedim. Hatta ailem bile bundan haberdar değil. Bu ameliyattan sonra Shenyang Askeri Genel Hastanesinde çalışmayı bıraktım.
Bu olaydan sonra yaşadığım panik atak devam etti. Bir insanın işkencesine ve öldürülmesine tanık olmuştum. O adamın acılar içindeki son bakışı, bir türlü kafamdan çıkmıyordu.
Yıllarca bu konu hakkında konuşamadım, çünkü bunu düşündükçe bayılmak istiyordum.
Falun Gong uygulayıcılarından zorla alınan organlar hakkında uluslararası medyada haberler çıkınca [2006’da] herşeyin doğru olduğunu hemen anladım. Bu tür şeyler, Çin Komünist Partisi’nin askeri sisteminde uzun zamandır var olan bir gerçek. Falun Gong’a karşı zulüm ile daha büyük bir organ kaynağına ulaşmış oldular.”
Haberi yazan: Li Ying, Epoch Times