Reenkarnasyon Hikayeleri -1
Bu dünyaya kaçıncı gelişimiz? Reenkarnasyon
İnsanoğlu kendisini bilir bilmez sorular sormaya başlar acaba biz neden varız, nereden geldik, nereye gidiyoruz. Hayat, doğmak, yaşamak ve ölmekle son bulan bir olgu mu? Yoksa ölüm bir son değil de bir başlangıç mı? Bazı dinler ve öğretiler reenkarnasyon yoktur derken uzakdoğu dinleri ve öğretileri insanın ana ruhunun ölmediğine inanır. Ana ruh bir önceki hayatında yaptığı iyilik ve kötülükler doğrultusunda bir sonraki hayatına, karmik hesaplaşmaları için tekrar tekrar dünyaya gelir. Yani bir önceki hayat, ciddi bir belirleyicidir kişinin bir sonraki yaşamı için. Örneğin bir çocuk anne ve babasına çok kötü davranmış ise bir sonraki hayatında kendisi anne veya baba olacak, acı çektirdiği annesinin veya babasının yerine geçecek ve aynı acıları çekecektir. Bu yüzden bu inanışla yetişen kişiler başlarına kötü bir şey geldiğinde hemen karşılarındakini suçlamazlar ve belki de bir karmik hesaplaşma ile karşı karşıya olduklarını düşünürler.
Gelelim bizim kültürümüze, bizde de buna inananlar var inanmayanlar var.
Doğaldır her görüşün karşıtı bir başka görüş olacaktır. Ben reenkarnasyonun olduğuna çok küçük bir yaştayken sık sık duyduğum bir hikaye ile inandım. Benim öz dayım 19 yaşındayken motorsiklet kazasında 13 Aralık 1954 yılında Tarsus yolunda ani bir ölümle ölür. Üç veya dört ay sonra anneannem Zehra Erşen’in teyzesinin kızı bir çocuk dünyaya getirir. Çocuk iki veya üç yaşında iken ailesinin koyduğu ismin kendi ismi olmadığını, asıl isminin Musa Bidil olduğunu, onları özellikle seçtiğini, kendi annesine ve ablalarına yakın olmak için o ailede doğduğunu söyler. Ayrıca kendisinin bir önceki yaşamındaki babasının kim olduğunu ve ne şekilde öldüğünü de anlatır. Ablalarının adlarının Neyran ve Suzan oldugunu, uzun lafın kısası herkesin isimlerini tek tek söyler. O yaştaki bir çocuğun bütün bunları söylemesi ve hatırlaması bir şok etkisi yapsa da zamanla buna alışılır ve bu bizim ailede hala anlatılır. Musa Bidil şu anda Almanya’da yaşamaktadır.
Hani bir laf vardır: ‘İster inanın ister inanmayın’. Mutlulukla kalın.
Bir sonraki reenkarnasyon yazımızda buluşmak üzere.