Çin Hisse Senedi Piyasası Lunapark Treni Gibi
Çin hisse senedi piyasası Ocak’tan Haziran ayına kadar %59 değer kazanırken bile, birçok gözlemci Çin hisse senedi piyasasının patlamaya hazır bir bomba olduğunu söylüyordu.
Ancak Çin halkı, iyi ya da kötü Çin rejiminin piyasalardan sorumlu olduğunu ve bir potansiyel çöküşü durdurabileceğini düşünüyordu. Geçte olsa, bu görüşün hem doğru hem de yanlış olduğu anlaşılmıştır.
Rejim, Haziran ve Temmuz aylarında yaklaşık %30’luk düşüşü durduramadı. Ancak zararı önlemek için tedbirler aldı ve kısa vadeli bir toparlama sağladı ve bugün de piyasada aktif bir rol oynadı. Borsa yüzde beş değer kaybettikten sonra, mucizevi şekilde toparlayıp %1.2’lik yükseliş ile günü kapattı.
Son iki günde yaşanan yüzde 10’luk düşüş devlet yetkilileri tarafından tahammül edilemeyecek kadar yüksekti.
Reuters haberine göre, aracı kurumlar, fonlar ve devlet kuruluşu olan Çin Menkul Kıymetler Finans Kurumundan oluşan “milli takım” gelgiti önlemek için hızla tedbir aldı. Normalde, bu tür bir girişim yatırımcıları tekrar alıma geçmek için teşvik eder, çünkü devlet de alıma başlamıştır.
Goldman Sachs’ın tahminine göre, milli takım krizin başından itibaren “sadece” 140 milyar dolar değerinde hisse senedi aldı. Fakat piyasayı desteklemek için ayrılan rezerv 300 milyar dolar seviyesinde.
Hisse senedi piyasasını bu yaz ayakta tutmak için alınan diğer tedbirler ise şöyle:
Keyfi şekilde alım satım işlemleri durduruldu (bir noktada Şangay borsasındaki hisselerin yarısından çoğu durduruldu);
Hissedarlar ve yönetim kurulu üyelerine altı ay boyunca kendi şirketlerinin hisselerini satma yasağı getirildi;
Açığa satış yapanlar tutuklanmak ile tehdit edildi;
Halka arzlar donduruldu;
Bankalar, aracı kurumlara hisse senedi alabilmeleri için kredi verilmeye zorlandı;
Tabi ki, Çin halk bankası, Salı günü bankacılık sistemine 20 milyar dolarlık bir likidite sağladı.
Kısa vadede bu tarz müdahaleler genelde başarılı olsa da, uzun vadede işe yaramaz ve ayrıca çok önemli bir gerçeği vurgular: Çin piyasasını her zaman ekonomik verilerden ziyade siyasi kararlar yönetmiştir.
Yazan: Valentin Schmid, The Epoch Times