Han Hanedanlığı’nın Muhteşem Üçlüsünden Biri: Han Xin
David Wu, Epoch Times
Han Xin, Han Hanedanlığı’nın kurulmasına büyük katkıda bulunan ünlü bir militaristti. Han Hanedanlığı’nın “Muhteşem Üçlüsünden Biri” olarak adlandırılan ve fakir bir aileden gelen, nadir görülen akıllı bir stratejistti.
Han Xin, geçliğinde çok fakirdi ve aynı zamanda ailesi vefat etmişti. Ailesi çok fakir olmasına ragmen, bir gün önemli bir kişi haline gelmek isteğiyle askeri strateji ve taktikleri konusunda çok gayretli bir şekilde çalıştı. Gelir kaynağı olmadığından, sık sık çeşitli arkadaşlarının evine yemek için gitmesi gerekti. Bu nedenle popüler değildi ve birgün bir arkadaşının eşinden sözlü tacize uğradığından yiyecek ihtiyacını karşılayabilmesi de son bulmuştu. Bir nehire gidip balık tutma girişiminde bulunmuştu fakat pek şanslı değildi. Nehirde çamaşır yıkayan yaşlı bir bayandan yiyecek istemişti ve bu yaşlı bayan ona çoğu zaman yiyecek verecek nezaketi gösterdi.
Fakir olmasıyla Han Xin, çevresindeki insanlar tarafından ayrımcılığa maruz kalıyordu. Bir keresinde yolda haydut çetesi tarafından durdurulmuştu ve bir kasap Han Xin’e iki ayağının arasında sürünmesini ya da onu kılıcı ile öldüreceğini söylemişti. Han Xin adamı öldürmek istemediği ve bunu hayatıyla ödemek istemediği için kalabalığın içinde kasabın ayağı arasında sürünmüştü. Bu çok popüler bir hikaye olan: “Han Xin’in ayaklar arasında sürünerek aşağılanması”dır.
M.Ö. 209 yılında, iki çiftçi bozulmuş Çin Handanlığı’na karşı bir ayaklanma başlattı. Sonra başkaldırı Çin’de her yerde baş gösterdi. Han Xin, Chu devletinin ayaklanma ordusuna katıldı, fakat Chu Dük’ü tarafından hafife alınarak koruma görevine verildi. Xin, bu davranışa içerleyerek, Han ük’ü tarafından yönetilen başka bir orduya gitmek üzere Chu’yu terk etti.
Han Xin, bir çok durumda Xiao He tarafından Han Dük’üne şiddetle tavsiye edilmişti ve sonunda büyük bir törenle kıdemli general görevine getirildi. Birkaç yıl içinde, birçok seçkin zaferler elde etti ve Han için birçok devleti fethetti. Han ve Chu arasındaki büyük savaşın akıbetine karar verecek kritik bir figure haline geldi.
M.Ö. 202’de, Chu ve Han devletleri, belirleyici bir savaş ile karşı karşıya geldiler. Chu Dük’ü, 100.000 Chu askerine Han cephesine şiddetle saldırma emir verdi. Başkomutan olarak Han Xin, orta kısımdaki askerlerinin hafifçe geri çekilmelerini ve Chu askerlerinin coşkulu sürüşlerinden kaçınmalarını emretti. Daha sonra kanattan saldırmak için her iki kanadı da genişleterek askerlerine ileri gitmeleri emrini verdi. Bu strateji Chu’nun askerlerini tamamen çevreledi. Gece, Han Xin askerlerine Chu’nun yerel şarkılarını dört bir taraftan söyleme emrini verdi. Chu askerleri savaş ruhunu kaybederek daha sonra yokedildiler. Chu Dük’ü intihar etti ve Chu ile Han arasındaki beş yıllık savaş, Lui Bang’in, Han Xing yardımıyla şehri fethetmesiyle sona erdi.
Sonrasında Han Xin memleketine büyük gurur ve varlık ile döndü. Eskiden kendisine yiyecek veren yaşlı bayanı bularak onu binlerce altınla ödüllendirdi. Onu aşağılayan haydut dönüşünden korkmuştu, fakat Han Xin onun sokak dövüşü yeteneklerinden dolayı ona düşük düzeyde askeri bir sorumluluk teklif etti.
Han Xin’e, başka insanlar tarafından kişiliği ve başarıları nedeniyle saygı duyuluyordu. Toleranslı, vefalı ve değer bilen biri olarak biliniyordu. Askeri yeteneği ile, “nadir akıllı stratejist” olarak biliniyordu. Manevra askeri ilkesi, daha sonraki askeri stratejistler tarafından da övüldü. Çin tarihi kayıtlarına göre, üç bölümlük “Askeri Strateji” yazdı, fakat ne yazık ki bu kitap kayboldu.
Han Xin’in kabiliyeti, Han Dük’ünü devletleri birleştirildikten sonra oldukça huzursuz etti. Han Xin’in askeri komutanlığına el konularak daha sonra daha az güç verilerek Lord görevi verildi. Sonra rütbesi düşürülerek Huaniyin Marki’si olarak ev hapsine konuldu.
M.Ö. 196’da, Han Xin, önceki yıllarda her zaman ona minnetar olan ve öneren Baş vekil Xiao tarafından saraya getirildi, fakat bu sefer Xin sarayda devlete karşı komplo kurmakla suçlanarak infaz edildi. Zamanının büyük bir generali olan Han Xin’in öldürülmesi çok üzücüydü.