Kılıçdaroğlu tekrar Genel Başkan

Kemal Kılıçdaroğlu CHP kurultayında 1164 delegenin oyu ile  yeniden CHP Genel Başkanlığına seçildi.

Kılıçdaroğlu konuşmasına, “Milli mücadele kahramanı olan kurucularımızı, merhum Genel Başkanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.”  diyerek başladı ve gündemi ‘Değişim’, ‘Eğitim’, ‘İşsizlik’, ‘Dış Politika’, ‘Yönetim’, ‘Terör’ ve ‘Anayasa’ başlıkları altında değerlendirdi.

 Kılıçdaroğlu, değişim konusunda bağımsızlıkçı, anti-emperyalist duruşundan CHP’nin asla  ve asla bir milimlik dahi sapmayacağını söyledi.  Ayrıca Chp’nin   her değişim ve dönüşümde zamanın ruhunu en iyi okuyan parti olduğunuda öne sürdü.

Kılıçdaroğlu eğitim konusunu ekonomi konusu ile birlikte değerlendirirken, dünyada sanayiden bilgi toplumuna geçiş olduğunu belirtti ve bu yüzyılda zenginlik ve refahın temellerinin değişerek bilgi yoluyla ve bilgi ağırlıklı sanayi yoluyla zenginleşme sürecinin başladığını dile getirdi. “Üniversite ve eğitim politikamızı mevcut bakış açısıyla yönetmeye kalkarsak, bilgi toplumu olamayız.” diyen Kılıçdaroğlu, eğitimin ve üniversitelerin kalitesini artırmak zorunda olduklarını ve Türkiye’nin ulusal gelir bakımında  eğitime ayırdığı pay göz önüne alındığında dünyada Tunus, İran ve Uganda gibi ülkelerin ardından 132. sırada olduğunu söyledi. “4+4+4 sistemi  bilgi toplumuna ulaşmada önümüze konulan en büyük engellerden birisidir.” dedi.

 Dünya ekonomisini belirleyen kriterlerin Çin ve Hindistan ekonomilerinin yarattığı yeni küresel iş bölümü, pahalılaşan enerji, iklim değişikliliğinin ortaya çıkardığı yeni ekonomik gerçekler, bilim ve teknolojiye dayalı yeni inovasyon ekonomisi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “dünyada yaşanan bu değişimler dikkate alınmadan bilim ekonomisi politikası sağlıklı oluşturulamaz.” dedi. “Günümüzde büyük balık küçük balığı yutmuyor, “hızlı balık yavaş balığı yutuyor” diyen Kılıçdaroğlu bu stratejinin en önemli silahı “hızlı yetenek inşasıdır.” dedi

“Dış politikada Türkiye tarihinin en derin kırılmalarını yaşıyor” diyen Kılıçdaroğlu, “Batının egemen güçlerinin Ortadoğu’daki taşeronluğunu yapmak kabul edilemez bir olgudur.” dedi. Bu durumun Türk tarihine saygısızlık olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “ Egemen güçler ateşi elleriyle tutmazlar, ateşi tutacak maşayı devreye koyarlar. Yurtta barış, dünyada barış diyen, bölgede saygınlığı olan bir Türkiye yerine, savaş dilini kullanan ve itibarsızlaşan bir Türkiye var. Ana muhalefet partisi lideri olarak bunları söylemenin zor olduğunu biliyorum. Doğruların acı olduğunu da biliyorum. Ama bunları seslendirmek ve tarihe not düşmek benim görevimdir.” dedi.  Dış politikadan çeşitli örnekler veren Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin mevcut dış politikasının Türkiye’yi itibarsızlaştırdığını da sözlerine ekledi.

Yönetim konusunda, gittikçe otoriterleşen, özgürlükleri askıya alan bir yönetim anlayışı ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de demokrasi karnemiz zayıftır, kırıktır. Yasama, yargı ve yürütme arasındaki denge bozulmuş, Yürütme organı yasama ve yargıyı adeta denetimine almıştır. Yargıya, adalete güven büyük ölçüde sarsılmıştır.” dedi.  Milletvekilleri, gazetecileri, yazarları, bilim insanları, sanatçıları hapiste olan bir ülkenin özgür bir  ülke olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “ Siyasallaşan yargı, yargı değildir. Toplumun vicdanı bunu kabul etmiyor.” dedi.

“Türkiye’nin işsizlik kadar yakıcı bir diğer sorunu da terördür” diyen Kılıçdaroğlu adına ne denirse densin mevcut terör sorununun Türkiye’nin derinleşen ve binlerce vatandaşının hayatına mal olan bir sorun olduğunu söyledi. Bu sorunun çözümü ile ilgili olarak, yol haritasını ortaya koyduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, toplumun tüm kesimlerinin kendilerine  destek vereceğine inandığını bildirdi.

Son olarak ‘Anayasa’ konusuna değinen Kılıçdaroğlu, “Özgürlüklerin askıya alınması, medya üzerindeki baskılar, yargının siyasal otoritenin emrine girmesi, yolsuzluk yapan ihaleye fesat karıştıran milletvekillerine dokunulmazlık verilmesi, üniversitelerin, susturularak ortaçağ medreselerine dönüştürülmesi, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin susturulması, laikliğin ve sosyal devletin içinin boşaltılması, özel yaşamın gizliliği kuralının ihlal edilmesi, Atatürk’ün vasiyetinin ayaklar altına alınarak Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun devlet dairesine dönüştürülmesi, hiçbir CHP’linin kabul edeceği uygulamalar değildir.” dedi.  Türkiye’nin özgürlükçü, demokratik bir anayasaya ihtiyacı var diyen Kılıçdaroğlu, “Gerçek anlamda laik demokratik bir sosyal hukuk devletine ihtiyacımız var.” dedi.

 

 

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.