Kişisel Trajedi
Trajedi, Yunanca kökenli bir sözcüktür. İki anlama gelir ilki, acıklı olayların sahnelendiği bir oyun türüdür. İkinci anlamı yani bizim halk arasında bildiğimiz; çok acıklı, yürekler acısı anlamındadır.
İnsan, acıyla beraber anılır. Adeta insan eşittir, acıdır. İnsan tarif ederken bir çok sıfatlara yer verilir. Bir tanesi ‘insan acı çeken bir varlıktır’ tarifi tam da insana göredir. Acı, acıklı olaylar insanla yaşıttır. Cennetten kovulma nedir? Orada yaşayanlar için trajedidir. Daha da geriye gidelim doğumun kendisi doğan için acıklı bir andır. Rahat ortamdan dünyaya gelmek, insanın ilk trajesidir.
“Acılarla yoğrulan hayatta başarılı olur” denir. Acılar insanı çabuk olgunlaştırır. Hayata küçük yaşlarda atılmak bunun diğer adıdır. Hayata erken atılan, acılara da merhaba demiş sayılır.
Edebiyatta, sanatta acı çekmek gereklidir. Acısı, yarası olmayan güzel eserler veremez. Büyük eser sahiplerinin hayatlarını inceleyin! Orada acıyı, güçlükleri görürsünüz.
Trajedi sadece insana mahsus değildir. Devletler de trajedi yaşar (misal; 1913 Balkan trajedisi). Fakat biz bugün insan trajedisiyle ilgiliyiz. İnsanda trajedi bitmez! Yaşayan insanlar kadar acı vardır.
Toparlarsak; acı insanın en önemli gerçeğidir ve doğumdan ölüme sürekli bizimledir. Dünyada acı biter mi? Bitmez! O halde nedir bu kişisel trajedilere olan ilgi? Bugünkü yazımız bu soruya kendince bir cevap bulmak niyetinde.. Öyle ya her yer tüm medya acı, kötücül haberler ve görseller ile dolu.
Eskiden gazetelerin 3. sayfa haberler kısmı vardı sadece buna ayrılmıştı. Kim, kimi astı, kesti, bastı buna odaklıydı. Gazeteler hükmünü yitirince bu televizyonlara taşındı. Televizyonlar da inişe geçti ve şimdi 3. sayfanın misyonunu sosyal medya sürdürüyor. Kim, kimi, astı, kesti, biçti tek derdimiz bu.
Dedik ya insanda trajedi bitmez! O halde nedir bu merak, ilgi? Bunu ben insanın kendisini yatıştırma ve teskin etme gayretine bağlıyorum. İzleyiciler kendilerinin yalnız olmadıklarını hemen herkesin benzer dertlerden muzdarip olduklarını görüyor ve rahatlıyorlar. “Demek ki sadece benim başımda değilmiş” duygusu teskin edicidir. Yalnız kalma korkusu giderilir böylece..
Ve de merak! İnsan meraklı bir varlıktır. Bundan dolayı da başına gelmedik kalmaz. Merak duygusu, başkalarının mahremine inme hissi, kışkırtıcıdır. Haz verir. İnsan haz alan bir varlıktır. Haz aldıkça daha fazlasını ister bu onu ölüme bile sürüklese, vazgeçmez..
Anahtar deliğinden bakma isteği kışkırtıcı ve alıkonmaz dürtüdür. İnsanlar 3. sayfa haberlerinden, görsellerinden vazgeçmez, vazgeçemez. Bu, aynı zamanda yayıncıya izleyici çeker, reyting aldırır. Yayıncı da izleyici de memnundur sonuçta. Bakmayın sızlananlara.. Sızlanan kafasını çevirsin bir çok şeyi halletmiş sayılır.
Ama insan kolay yolu seçmek ister çoğunlukla. Hem haz duyar hem bağırır. Suçlamak, zahmetsiz ve maliyetsizdir. Suçlu olan hep başkalarıdır, başta devlet olmak üzere.. Suçlayanlar sürekli suçladıklarıyla sınanır ama insan bunun da farkında değildir.
Demem o ki kişisel trajedi artmadı hep vardı. Fakat görünürlük, duyulurluk arttı hepsi bu. Bugün yazıyı Çetin Altan’ın ünlü kapanış sözüyle bağlamak istiyorum: “Enseyi karartmayın, insanlık geriye evirilmez!”