Mersin’de ‘Yeni Anayasa Tuzağı’ Paneli

(Fotoğraf: G. Hakan Koçman / Epoch Times)
(Fotoğraf: G. Hakan Koçman / Epoch Times)

Mersin’de Emekli Tüm Amiral Soner Polat ile İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın katılımıyla Yeni Anayasa Tuzağı paneli düzenlendi.

Atatürkçü Düşünce Derneği ve Milli Anayasa Hareketi tarafından düzenlenen ve Emekli Tüm Amiral Soner Polat ile İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın konuşmacı olarak katıldığı  ‘Yeni Anayasa Tuzağı’ adlı panel Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi. Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen’in moderatörlüğünü istlendiği panelde Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yeni anayasanın düzenlenmesi ile ilgili konular ele alındı.

İlk konuşmacı olarak sözü alan Soner Polat “Anayasayı Tanımayanlar Anayasa Yapabilir mi?” konulu konuşmasında “Millet egemenliğini,devletin anayasal kurumları eliyle kullanır” maddesini ele alarak hiçbir anayasal kurumun  millet egemenliğini kullanma yetkisine sahip olmadığını belirtti ve mevcut durumda fiilen başkanlık  sisteminin uygulandığını ve hazırlanmakta olanın anayasanın da bu duruma yasal çerçevenin hazırlanması olduğuna dikkat çekti. Soner Polat katılımcıalra, “Anayasaya aykırı eylemlerin odağı olan bu  zihniyet anayasa yapabilir mi ?” sorusunu yöneltti.

Cumhuriyet Karşıtı Devrim Hareketi

Daha sonra kürsüye çıkan  İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal yaptığı konuşmada  Türkiye’nin Cumhuriyet’in ilk kurulduğu günden beri Cumhuriyet Karşıtı Devrim Hareketi’ne karşı  mücadele ettiğini ve bu mücadelenin Cumhuriyet’in kurulması ile başladığını ifade etti. Bu karşı devrim ile mücadelenin ikinci kırılma noktasının Atatürk’ün vefaatı olduğunu ifade eden Kocasakal, Atatrük’ün vefaatı ile çoklu parti sürecine girildiğini fakat bu sürecin aslında bir kuşak atlatılmış olması gerektiğini  belirtti. Çok partili siyasi hayata geçilmesiyle yetişmesi gereken bu Cumhuriyet kuşağının yetişemediğini belirten Kocasakal, 1923 yılında çalışmaya başlamış olan karşı devrimin bu hamleyle yeşerecek toprağı bulduğunu söyledi.

Serbest Fırka denemesini hatırlatan Kocasakal, fırkanın ilk beyanının dine saygılı oldukları olduğunu ve bu beyanın taşıdığı anlamın zehirli olduğunu söyleyerek, Cumhuriyet’i kuran partiyi dinsizlikle suçlayarak dini siyasete alet ettiklerini ifade etti.  Atatürk’ün bu beyana cevabının ise “Bu ne ayıp şey, zaten öyle olmak gerekmez mi?” olduğunu belirtti.

Üçüncü kırılmanın ise köy enstitülerinin ve halk evlerinin kapatılarak eğitimde gerçekleştiğini söyleyen Kocasakal, dördüncü kırılma noktasının ise NATO’ya girmek olduğunu söyledi. Atatürk’ün yaşamında hiçbir pakta girmediğini ve sadece Sadabat Paktını kurduğunu belirten Kocasakal, Atatürk’ün bugün sağ olsaydı AB’nin kapısından geçmeyeceğine emin olduğunu söyledi.

5. ve son kırılma noktasının da 12 Eylül 1980 olduğunu belirten Kocasakal, 12 Eylül darbesinin asıl sebebinin darbeden on ay önce çıkan 24 Ocak kararları olduğunu söyledi. “24 Ocak kararlarında Devlet Planlama Teşkilatının başında olan Turgut Özal’ın darbeden sonra başbakan olması tesadüf müdür?” sorusunu soran Kocasakal, 24 Ocak kararlarının Türkiye’nin son milli direnç noktalarının ortadan kaldırılarak uluslararası kapitalizme tam olarak entegrasyonunun operasyonu olduğunu dile getirdi.  1971 anayasası ile budanan 1961 anayasasın kararları karşısında 24 Ocak kararlarının uygulanamayacağını bu yüzden 12 Eylül’ün 24 Ocak kararlarının uygulanabilmesinin siyasal, anayasal, hukuksal ve psikolojik alt yapısını oluşturmak için gerçekleştirildiğini söyleyen Kocasakal, 12 Eylül yargılanmasının da darbeyi iki yaşlı askerin omuzuna yıkmaktan başka bir şey olmadığını ve gerçek faillerin ortada olmadığını belirtti.

Ulus devlet emperyalizm karşıtı son kaledir

Günümüzde ulus devlete saldırılmasının sebebini ise ulus devletlerin emperyalizme karşı direnebilen tek yapı olduğunu bildirten Kocasakal, ulus devletin her türlü alt kimlikten önce ve öte ortak bir aidiyet duygusu sunduğunu ve bunun da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olduğunu ve her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım dedirttiğini söyledi.  ‘Millet olmak, ulus olmak demek aynı soydan, boydan gelmek demek değil, aynı yolda yürümek aynı kadere, aynı sevince ve üzüntüye sahip olmaktır’ diyerek Atatürk’ün ‘Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir’ sözünü hatırlattı ve ulus devlet yapısının neden Avrupa’da kendini korumaya devam ettiğini sorgulamak gerektiğini söyledi. Fransa’yı bu konuda örnek veren Kocasakal, Fransa’da 6 milyon Magrepli’nin yaşadığını ve etnik köken olarak Arap olmalarına rağmen, yurttaşlık olarak ellerinde Fransız bayrağı ile Fransız olduklarını söylediklerini belirtti. Ulus devletin de kendi ulusunun çıkarlarını diğer ulusların önünde görmek ve emperyalizme karşı çıkmak olduğunu ifadelendirdi.

HDP ne Türkiye, ne de sol partisi

Kocasakal konuşmasında HDP’ye de eleştiriler yöneltti. “Kendisinin Türkiye Partisi olduğunu ve bir sol parti olduğunu söyleyen parti” diye işaret ettiği HDP için;  “Ben de bunu sorguluyorum. Benim bildiğim sol bir parti olaylara sınıfsal bakar, etnik temelde bakmaz; sen etnikçilik yapıyorsun. Benim bildiğim sol parti güneydoğuda Kürt yurttaşların kanını emen toprak ağalarına ve beylerine bir şey söyler. Siz hiç bir şey söylediğini duydunuz mu? Benim bildiğim sol parti Amerika Ortadoğu’dan defol der!  O zaman bana biji Serok Obama’nın hesabını vereceksin kardeşim.”  dedi.  “Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan Kürt kökenli Kürt yurttaşlarımız bu ülkenin asli birer bireyi ve vatandaşıdır. Bu yüzden emperyalizm onlara hiç vatan ve yurt aramasın,  onların vatanı burasıdır” sözleriyle batının ulus devlete saldırmasının bu birliği yok etmek olduğunu söyledi.

Etnikçilik, mezhepçilik ve din sömürüsü üzerinden ülkenin önüne suni sorunlar çıkarılarak ülkenin yolunun kesilmeye çalışıldığını söyleyen Kocasakal, geçmişte Kürt vatandaşlara karşı yanlış yapıldığını ve Bulgaristan’daki Türklerin Türkçe adlar alması engellendiğinde Türkiye’nin ayağa kalktığını ama Kürt vatandaşların kendi dillerinde adlar almalarına izin verilmediğini söyledi. Ana dil eğitimi ile ana dilde eğitimin de karıştırılmaması gerektiğini söyleyen Kocasakal, bu tip hataların asla Cumhuriyet’in hataları olmadığını fakat Cumhuriyeti ve Atatürk’ü zerre kadar anlayamamış Cumhuriyet hükümetlerinin hataları olduğunu ve bunların da düzelteceğini söyledi.

Aleviler üzerinden din sömürüsü

Din sömürüsünün de Aleviler üzerinden yürütüldüğünü söyleyen Kocasakal, Alevilerin Atatürk ve Cumhuriyet’e bağlılığının bilindiğini ve Aleviliği vurgulamanın aynı zamanda Sünniliğin de vurgulandığını ve bu ayrımcılığın çok ciddi içi çatışmalara halkı sürükleyebileceğini belirtti. “Bu yüzden bu durum çok ciddi bir tuzak ve oyundur.” diyen Kocasakal panzehrin ise kimsenin etnik, dini, mezhebini merak edip sormamak ve beyan etmemek olduğunu söyledi.

Ak Parti’ye de eleştiriler getiren Kocasakal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söz ve davranışlarıyla bu üç sömürüyü güçlendirdiğini ve Ak Parti’nin İslam’a ve Müslümanlığa çok büyük zarar verdiğini belirtti. “Bu konuda halkı aydınlatmaya çalışan Yaşar Nuri Öztürk’ü de rahmetle anıyorum” diyen Kocasakal, bu süreçte halkın suçsuz olduğunu ve kandırıldığını bu yüzden suçlanması gereken ise yaratılan yapay aydınların ve halkı yönlendiren okumuş kişiler olduklarını söyledi.  Ayrıca sahte Atatürkçülerin de Türkiye’ye en az din istismarcıları kadar zarar verdiğin söyledi.

CHP’de dönüşüyor

Türkiye’nin şu anda işgal edildiğini  iddia eden Kocasakal, Ak Parti’nin dışarıdan yönlendirildiğini ve CHP’nin de Atatürk’ün partisi olduğunu ve 78 milyonun bu parti hakkında söz söyleme hakkı olduğunu söyledi. Türkiye’ni n sigortasının CHP olduğunu ve bu partiyi dönüştürmeden Türkiye’yi dönüştürmenin başarılamayacağını söyleyen Kocasakal, CHP’nin sol ve sağ olarak nitelenemeyeceğini ve anti-emperyalist, halkçı ve cumhuriyetçi parti olarak eksenini kaydırmaması gerektiğini ve parti kurucusu Atatürk’ün de CHP’yi bir yere oturtmaktan kaçındığını bu yüzden CHP’nin altı oka geri dönmesi gerektiğini söyledi.  CHP’de geçtiğimiz günlerde bir milletvekili tarafından hazırlanan raporda CHP’nin kuruluş ilkelerinin tamamen değiştirilmesini teklif edildiğini söyleyen Kocasakal, üzücü olanın parti yönetiminin bu kişiye haddini bildirmemesi olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin ihtiyacı planlama ve üretim

Türkiye’nin üretim ve planlanamaya ihtiyacı olduğunu ve geleceğinin buna bağlı olduğunu söyleyen Kocasakal, umutsuz olmamak gerektiğini ve Türk milletinin yumurta kapıya dayanmadan hareket etmeme gibi bir alışkanlığı olduğunu ve zamanı geldiğinde ayağa kalkarak gereğini yapacağını söyledi.

 

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.