“Özgür Çin” Belgeseli
“Özgür Çin: İnanma Cesareti” adlı film konuşma, inanç ve din özgürlüğünün ayrılmaz bir bütün olduğunu gösteriyor, ayrıca Çin’in bugünkü yönetim sorunları çoğunlukla olağanüstü lider Deng Xiaoping’in 1978’den sonraki ekonomik reformlarının kapitalizm/Leninist yönetim sistemine dönüşmesiyle ortaya çıkmıştır.
Köle İşçi ve Organ Ticareti
David Matas ve ben, zulümden sağ kurtulan Falun Gong uygulayıcıları ile röportaj yapmak için yaklaşık on ülkeyi dolaştık. Bu insanlar, Çin’deki tahmini 350 zorunlu işçi kampından kurtulmayı başarmışlardı. Günde 16 saate kadar ücretsiz çok az yiyecek ile çalışma, kalabalık içinde uyuma ve zulüm görmek gibi korkunç şartlar hakkında konuştular. Jennifer Zang ve Charles Lee’nin “Özgür Çin” filminde bahsettiği gibi onlar ihracat için her türlü ürünü üretiyorlardı. Bu hem kurumsal sorumsuzluğu hem de Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kurallarının ihlal edildiğini gösteriyor. Tüm ülkeler ürünlerin köle işçiler tarafından üretilmediğini kanıtlaması için ithalatçılara sorumluluk yüklemek zorunda.
Yazar Ethan Gutmann 2014 yılında yayınlanan kitabında sadece 2000-2008 yılları arasında 65.000 Falun Gong uygulayıcısından, 2.000-4.000 arası Uygur Türkü, Tibetli veya Hristiyan’dan alınan hayati organlar ile ilgili olarak tahminlerine nasıl ulaştığını anlatıyor. Zengin Çinlilere ve tüm dünyadan gelen organ turistlerine yüksek fiyattan satmak için organlar çalınıyor ve satılıyor. Bu ticaret “insanlığa karşı yeni suç” olarak adlandırılıyor.
Amerika’nın ilk 10 Çin gözlemcisi David Shambaugh, “Çin komünist yönetiminin sonuna” tanıklık ettiğimiz konusunda artık ikna olmuş durumda.
Yakın zamanda şunları yazdı: “2014 yılında yapılan ankette yüksek gelire sahip kişilerin yüzde 64’ü – 393 milyoner ve milyarder- ya göç ediyor ya da göç planı yapıyor. Çok sayıda zengin Çinli çocuklarını yurtdışında eğitime gönderiyor.”
“…2012 yılında göreve geldikten sonra (Başkan) Xi 2009 yılından beri Çin’i susturan siyasi baskıyı daha da artırdı. Hedefler arasında basın, sosyal medya, film, sanat ve edebiyat ve dini gruplar, internet, aydınlar, Tibetliler ve Uygur Türkleri, muhalifler, avukatlar, sivil toplum kuruluşları, üniversite öğrencileri ve kitaplar yer alıyor…”
“Yolsuzluk tek partili sistemde inatla kök salmış, patron-müşteri ağı, şeffaflıktan yoksun ekonomi, devlet kontrolündeki medya ve hukukun üstünlüğünün olmaması…”
Ticaret ve İnsan Hakları
Hükümetler, yatırımcılar ve girişimciler Çin ile ticareti ve yatırımı artırmak için neden temel insan haklarının ihlalini destekliyorlar.
Yine de, dünya demokratları Pekin ve Çinli vatandaşlar ile temaslarını devam ettirmeli.
Uzun süredir acı çeken Çinliler de aynı şeyleri istiyorlar: saygı, eğitim, güvenlik, iyi iş, hukukun üstünlüğü, demokratik ve güvenilir yönetim ve sürdürülebilir doğal çevre. Eğer parti-devleti hem Çin’de hem de dışarıda sistematik insan hakları ihlalini durdurursa ve ticari ortaklarına şeffaf ve adil muamele gösterirse, bu yüzyıl hem Çin hem de dünya için uyuma doğru ilerleyecektir.
Hong Kong Örneği
Konuşma serbestliği ve din özgürlüğü de dahil olmak üzere birçok konuda Hong Kong, Çin için iyi bir örnek oluşturuyor.
Hem İngiliz hem de Çin yönetiminde Hong Kong’un Genel Sekreteri Anson Chan, “Ülkem için en çok ümit ettiğim şey, zamanla Çin’in barışçıl bir şekilde, temel insan haklarının garantilendiği ve herkesin nasıl ve kimin tarafından yönetileceğine karar vermede eşit hak ve imkana sahip olduğu bir ulusa dönüşmesi” dedi.
Ödül kazanmış belgesel “Özgür Çin” hakkında daha fazla bilgi almak için: www.HelpFreeChina.com
Kanada parlamentosu eki milletvekili David Kilgour Latin Amerika ve Afrika’dan sorumlu Dışişleri bakanı, Asya Pasifik bölgesinden sorumlu dışişleri bakanı olarak görev almıştır. David Kilgour meslektaşı avukat David Matas ile birlikte “Bloody Harvest (Kanlı Hasat): Organları için Falung Gpng uygulayıcılarının öldürülmesi” adlı kitabı yazmıştır. Hem Matas hem de kendisi 2010 yılında Nobel Barış Ödülüne aday gösterilmiştir. Daha fazla bilgi için: www.david-kilgour.com
Yazan: David Kilgour