
Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin mevcut şartlar altında yeniden başlatılamayacağını ilan etti.
Avrupa Parlamentosu üyeleri, 7 Mayıs Çarşamba günü 367 evet, 74 hayır ve 188 çekimser oyla kabul edilen bir rapor yayınladı. Rapor mevcut koşullar altında, Türk toplumunun geniş bir kesiminin demokratik ve Avrupa yanlısı özlemlerine değiniyor. Buna rağmen, Türkiye‘nin AB üyelik sürecinin yeniden başlatılamayacağı belirtiliyor.
Avrupa Parlamentosu’nun Strazburg’daki Genel Kurul oturumunda kabul edilen 2023-2024 Türkiye raporu ile ilgili bir açıklama yapıldı. “Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) süreci dondurulmuş halde kalmalı” başlıklı açıklamada Türk hükümetinin temel demokratik eksiklikleri gidermede başarısız olduğu belirtiliyor. Ayrıca AB içinde “katılım süreci pahasına olabilecek ilişki için farklı bir çerçeveye” doğru artan bir kayma olduğu vurgulanıyor. Parlamento, Türk hükümetini, AB kurumlarını ve AB üye ülkelerini, özellikle iklim eylemi, enerji güvenliği, terörle mücadele iş birliği ve bölgesel istikrara vurgu yaparak daha yakın, daha dinamik ve stratejik bir ortaklık için çalışmaya devam etmeye çağırıyor.
“AB Üyelik Kriterleri Müzakere Konusu Değil“
“Avrupa Parlamentosu üyeleri, Türkiye’deki demokratik standartların sürekli kötüleşmesinden ve eleştirel seslerin amansızca bastırılmasından derin endişe duymaktadır. Son zamanlardaki barışçıl kitlesel protestolara yönelik sert baskıyı ve yüzlerce protestocunun herhangi bir suç kanıtı olmaksızın aceleyle yapılan kitlesel davalarla kovuşturulmasını kınamaktadırlar. Avrupa Parlamentosu üyeleri ayrıca İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘na yönelik saldırıların, yaklaşan seçimlerde meşru bir rakibin aday olmasını engellemeyi amaçlayan siyasi amaçlı bir hareket olduğunu düşünmektedir. Mevcut Türk yetkililer bu eylemleriyle ülkeyi tamamen otoriter bir modele doğru daha da itmektedir”.
“AB Üyeliği, Belirli Katılım Kriterlerini Yerine Getirmeye Bağlıdır“
AB üyeliği, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlıklara saygıyı ve azınlıkların korunmasını, iyi komşuluk ilişkilerini, uluslararası hukuka uyumu ve AB’nin ortak dış ve güvenlik politikasıyla uyumu garanti eden istikrarlı kurumlar gibi belirli katılım kriterlerini yerine getirmeye bağlıdır. Raporda, bunların mutlak kriterler olduğu ve işlemsel stratejik değerlendirmelere veya müzakerelere tabi konular olmadığı belirtiliyor.
“Türk Gençliğinin Demokratik ve Avrupa Yanlısı Özlemleri“
Açıklamada Milletvekillerinin Erdoğan’ın Kıbrıs ziyaretini , “yasadışı”, “provokatif” ve “tek taraflı” bir eylem olarak nitelendirdiği ve kınadığı kaydedildi. Avrupa Parlamentosu üyeleri ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal altındaki bölgelerine yaptığı son yasadışı ziyareti ve “kışkırtıcı açıklamalarını” tek taraflı bir eylem olarak kınayarak, bunun Rum ve Türk toplumlarının çıkarlarına karşı doğrudan gayrimeşru bir müdahale anlamına geldiğini belirttiler.
Türkiye’nin katılım sürecinin dondurulmuş olsa bile canlı tutulmasının en önemli nedeninin, toplumun çoğunluğunun, özellikle de Türk gençliğinin demokratik ve Avrupa yanlısı özlemleri olduğunu vurguluyorlar.
“Karşılıklı Stratejik Çıkar Alanlarında Daha Derin İşbirliği“
Avrupa Parlamentosu üyeleri Türkiye’nin stratejik ve jeopolitik önemini ve Karadeniz bölgesi, Ukrayna ve Orta Doğu gibi uluslararası güvenlik açısından kritik alanlardaki artan varlığını ve etkisini kabul ediyor. Türkiye stratejik bir ortak ve NATO müttefiki. Avrupa Parlamentosu üyeleri ayrıca Türkiye’nin AB’nin güvenlik, ticaret, ekonomi ve göç konularında yakın ilişkiler içinde olduğu bir ülke olduğunu ekliyor. Bu nedenle yapıcı bir diyaloğu sürdürmek ve karşılıklı stratejik çıkar alanlarında iş birliğini derinleştirmek önemlidir. Ancak Avrupa Parlamentosu üyeleri, demokratik gerileme ve AB ortak dış ve güvenlik politikasıyla uyumsuzluğun bu konuda önemli bir ilerleme kaydedilmesine yardımcı olmadığı konusunda uyarıyor.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.