Çin Gayrimenkul Piyasasında Dünya Çapında Nasıl Şişme Yaratıyor?

Çinli bir vatandaş 15 Nisan 2013 tarihinde bir emlak bürosunun önünde telefonla konuşuyor. (Wang Zhao/AFP/Getty Images)
Çinli bir vatandaş 15 Nisan 2013 tarihinde bir emlak bürosunun önünde telefonla konuşuyor. (Wang Zhao/AFP/Getty Images)

Çin ekonomisi sert bir düşüş mü yaşayacak? Çin’in devlet ekonomik planlama ajansı müdürü Xu Shaoshi’ye göre, “Kesinlikle hayır!”  Komünist Parti’nin fiili meclisi olan yıllık “İki Toplantı” sırasındaki bir basın konferansında Xu,  Çin ekonomisinin sert düşüşünün bir olasılık olmadığını  ve Çin’in yavaşlamasının da global ekonomiyi aşağı çekmeyeceğini söyledi.

Çin’in ekonomik yavaşlaması hakkında ne kadar yazı yazılırsa yazılsın, Xu’nun değerlendirmesi bir cevabı gerektiriyor.

Çin Ekonomisinin Dünya Üzerindeki Etkisi

 Öncelikle geçmişe bir göz atalım. Geçtiğimiz 30 yıl içerisinde, Çin kalkınmayı finanse etmek için “dışarı açılma” politikası yoluyla yabancı sermayeyi kabul etti. Çin bundan sonra ucuz malları dünyaya ihraç edebilmek için Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) katıldı. 1990ların ortasında, Çin yeterli kar ve güce ulaştığında, dünya çapındaki kaynakları ve şirketleri ele geçirmek için stratejik yatırımlar yapmaya başladı. Bu yatırımlar başarıdan çok başarısızlıkla sonuçlandıysa da, Çin’in devasa sermaye akışı önemli bir güç oluşturdu.

Farklı perspektiflerden bakıldığında, Çin’in dünya ekonomisi üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri oldu. Yüzyılın başında Çin’de ucuza üretilen mallar dünyanın her yerindeki tüketicilere yedi ile sekiz yıl fayda sağladı.

İniş ise, 2005 yılının başlarında yetersiz standartlardaki ve toksik ürünlere karşı yapılan boykotlarla başladı ve Çin’in itibarı sarsılmaya başladı. Yüksek düzeyde kurşun taşıyan oyuncakları, melamin ile zehirlenmiş süt tozu ve yem, tekstil, deri ürünlerindeki pestisit kalıntıları ve diğer toksik kalıntılar, problemli alçıpanlar ve dahası takip etti. Kısa zamanda, Çin kısa sürede Dünya Ticaret Örgütü’nün sürekli eleştirileri ve şikayetlerine maruz kaldı ve bu durum A.B.D.’nin Trans-Pasifik Ortaklığı’nı yaratmasının başlıca sebebiydi – Çin’i saf dışı bırakıp başka bir uluslararası ticaret organizasyonu kurmak.

2009’dan beri, Çin dünyanın fabrikası olmayı durduğundan beri, Çin dünyanın en fazla para basan devleti haline geldi. 2012 yılında, bu strateji artık daha fazla sürdürülemez hale geldiğinde, Çin 9,83 milyar metre karelik kullanıma hazır stok gayri menkulü ve aşırı yüklenmiş onlarca endüstrisi ile kaldı.

Çin, ticaretini dünya çapında 30’un üzerindeki ülke ile genişletmeyi planlıyordu. Ama şu anda bu ülkeler ya karmaşa içerisinde, ya savaşta ya da ekonomik bir gerileme yaşıyor. Bunun sonucunda, Çin, şu anda ana ham madde ithalatçısı durumunda değil ve dünya ekonomisini kontrol edememektedir. Elbette ki, kimse dünya ekonmisini aşağı çekenin Çin olduğunu söyleyemez ama Çin’in dünya ekonomisnin motoru olacağı hayali artık sönmüştür.

Sermaye Kaçışı ve Gayrimenkul

 Çin’n garimenkul pazarı da yanı zamanda dünyayı etkilemektedir. Pekin, Şangay ve Şenzen’deki gayrimenkul fiyatları son zamanlarda yükseldi. Örneğin, Şenzen’deki bütün evlerin Pazar fiyatı 14 milyar yuana tırmandı (2.4 milyar dolar) ki bu rakam neredeyse 14.8 milyar yuan (2.3 milyar dolar) değerindeki Şenzen hava limanının  değeri ile neredeyse eşdeğer. Peki nasıl oldu da ev fiyatları bu kadar arttı? Bunun sebebi Çinlilerin şişirilmiş fiyatlı menkuller karşılığında nakit krediler çekerek yüksek fiyatları korumaları ve bu paraları ülkenin dışına çıkarmaları. Çin’in gayrimenkul pazarından dışarı kaçan işte bu sermaye dünyayı etkileyecektir.

Haziran 2014’ün sonundan itibaren, Çin’in yabancı döviz sermayesi 3.99 trilyon dolardı. O tarihten beri 790 milyar dolarlık bir sermaye çıkışı oldu. Fonların dünya çapında bu kadar büyük oranda akışının büyük bir etkisi olacaktır. Bu para nereye gitti peki? Bir kısmı başlıca gayri menkul olmak üzere yatırımlarda kullanıldı ve bu da dünya çağında gayrimenkul fiyatlarının artmasına yol açtı.

2015 Çin İşletme Küreselleşme Raporu’na göre, Çin gayrimenkul firmalarının denizaşırı yatırımları 2013 yılında 22 milyar dolardı. 2014 yılında bu rakam 40 milyar dolara ulaştı ve bu rakamın 28.6 milyarı A.B.D. pazarına aktı. Vanke, Wanda ve Greenland Holding gibi devler diğer Çin gayrimenkul firmaları ile birlikte 2015’in ilk yarısında da, 2014’ün tamamında gerçekleştirilen kadar yatırımlar yaptı.

Haftalık Gaijing Ulusal dergisinde 7 Eylül 2015 tarihinde yayınlanan bir makaleye göre zengin Çinliler, İngiltere, Avustralya ve Dubai gibi bir düzine deniz aşırı ülkelerden veya bölgelerden ev satın alıyorlar. Örneğin Çinliler Güney Kore’nin Jeju adasında 2009 yılı itibariyle 20.000 metrekare mülk sahibiydiler. 2015 yılının Nisan ayı itibariyle, bu alan 11.73 milyon metrekareye ulaştı ve bu da altı yılda 600 kat değerinde bir artış demektir.

Çin’in devlet darphaneleri tarafından basılan para dünya çapında dolaşmaktadır. Çin’deki gayrimenkul fiyatları asıl değerlerinden çok zaman önce sapmıştır. Pekin, Tiyanjin, Şangay ve Şenzen’deki 150 metrekarelik küçük bir daire 6 milyon yuan (920.000$) olarak değerlendiriliyr. Bir kişi, bu kadar paraya A.B.D.’nin doğu veya batı yakasında, Çin’de alabileceği bir evin üç katı büyüklüğünde üstelik bahçeli ve havuzlu bir ev alabilmekte (Manhattan ve San Francisco hariç). Bu gerçekle karşılaşınca, Çin gayrimenkul yatırımları dünyayı elbette ki saracaktır.

Çin’in büyük çapta küresel ticari malları satın almaması dünya ekonomisini gerçekten aşağı çekmek anlamına gelmeyebilir. Buna rağmen,  zengin Çinliler diğer ülkelerin gayrimenkul piyasalarına büyük miktarlarda nakit yatırmaları bir şişmeye sebep olabilir. Bunun sonucunda, yerel halkın gücü bir ev satın almaya yetmediğinden ülke yoksulluğa sürüklenecektir. Bu durum da meşru anlamıyla küresel ekonominin aşağı çekilmesi olarak adlandırılamaz mı?

Bu makale He Qinlian’ın kendi kişisel bloğunda 13 Mart 2016 tarihinde yayınladığı makalenin kısaltılmış bir versiyonudur. He Qinglian tanınmış Çinli bir yazar ve ekonomisttir. Şu anda A.B.D.’de yaşayan yazarın 1990 yıllarında Çin’deki ekonomik reformlar sırasındaki yozlaşmayı anlattığı “Çin’deki Tuzaklar” ve basın üzerindeki kısıtlama ve manipülasyonu anlattığı “ Sansür’ün Sisi: Çin’deki Medya Kontrolü” adlı iki tane kitabı vardır. Qinlian Çin’in güncel sosyal ve ekonomik konuları hakkında yazmaktadır.

 

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.