Doğa Ortak Paydamız…

Bilim; iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak ve yaşanabilir bir gezegeni korumak için küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde sınırlandırılması gerektiğini açıkça gösteriyor. 19. yüzyıldan itibaren atmosferdeki sera gazı yoğunluğu da artış göstermiştir.


İmalat sanayi ve endüstriyel işlemler; madencilik, çimento, demir, çelik, elektronik, plastik, giysi ve diğer mallar gibi şeyleri yapmak için enerji üretmek amacıyla çoğunlukla fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan emisyonlar üretir. Kısaca endüstriyel işlemler ve imalat sanayi, dünya çapında sera gazı emisyonlarına en fazla katkıda bulunanlardır.
Dünyanın bir çok ülkesinde elektriğin çoğu hala; dünya’ yı kaplayan ve güneşin ısısını hapseden güçlü sera gazları olan karbondioksit ve azot oksit üreten kömür, petrol veya gaz yakılarak üretiliyor. Fosil yakıtları yakarak elektrik ve ısı üretmek, büyük miktarda küresel emisyona neden olur. Bunun için de kirletici kömür, gaz ve petrolle çalışan gücün, rüzgar veya güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjiyle değiştirilmesi, karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltacaktır.


Küresel olarak, konut ve ticari binalar tüm elektriğin yarısından fazlasını tüketiyor. Evimiz ve güç kullanımımız, nasıl hareket ettiğimiz, ne yediğimiz ve ne kadar çöpe attığımız, hepsi sera gazı emisyonlarına katkıda bulunur. Giyim, elektronik ve plastik gibi malların tüketimi de öyle. Küresel sera gazı emisyonlarının büyük bir kısmı özel hane halklarıyla bağlantılıdır. Yaşam tarzlarımızın gezegenimiz üzerinde derin bir etkisi vardır.


Her yıl yaklaşık 12 milyon hektar orman yok oluyor. Uzmanlara göre; tarım ve diğer arazi kullanım değişiklikleriyle birlikte ormansızlaşma, küresel sera gazı emisyonlarının kabaca dörtte birinden sorumludur. Ormansızlaştırma, tarım ve otlatma için arazilerin temizlenmesi, inekler ve koyunlar tarafından sindirim, mahsul yetiştirmek için gübre ve gübre üretimi, kullanımı dahil olmak üzere çeşitli şekillerde karbondioksit, metan ve diğer sera gazı emisyonlarına neden olur.


Ülkemiz için hayvancılıkta yeşil devrimin öncüsü olacak bir çalışma 2022 yılında başlatıldı. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği(TÜSEDAD) Başkanı Baran Bozoğlu ile Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu, “hayvancılık sektörünün doğaya saldığı metan gazına çözüm aranması” için uzlaşı belgesi imzaladı. Yapacakları çalışma ile Türkiye’nin bu coğrafyanın ve dünyanın en önemli laboratuvarı olacağını belirtmişti.
Tarım, ormancılık ve diğer arazi kullanımı karbondioksiti uygun ölçekte kaldırabilir, depolayabilir ve büyük ölçekli emisyon azaltımları sağlayabilir. Biyolojik çeşitliliğe fayda sağlayabilir, iklim değişikliğine uyum sağlamamıza ve geçim kaynaklarını, yiyecek ve suyu ve odun kaynaklarını güvence altına almamıza yardımcı olabilir.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.