“Sınav kaygısını fırsata dönüştürün”
BURSA– Uzman Psikolog Vildan Kavak, sınavların yaklaşmasıyla öğrencilerde başlayan kaygının büyük sıkıntılara neden olabileceğini belirtti.
Bu konuda ebeveynlere önemli görevler düştüğünü belirten Özen Bahar Hastanesi doktorlarından uzman psikolog Vildan Kavak, Kavak, anne babaların çocuğun çalışma isteğini ve süresini artırmak niyetiyle kaygıyı artırıcı yaklaşımlardan kaçınması gerektiğini söyledi.
Sınav kaygısında sınavın kendisinden çok kişinin sınavla ilgili olumsuz ve gerçekçi olmayan düşüncelerinin strese yol açtığına dikkat çeken Kavak, her öğrencinin sınava yüklediği anlam aynı olmadığından bazı öğrencilerin daha rahat ve başarılı olurken bazıları ise yoğun kaygı ve başarısızlık yaşadıklarını kaydetti.
“Hafif düzeyde kaygı öğrenme için gereklidir.” diyen Kavak, yaşanan kaygı sırasında salgılanan adrenalinin kişinin zamanı verimli kullanma becerisini, dikkatini ve öğrenme gücünü artırdığını, hatırlamayı kolaylaştırdığını vurguladı. Yaşanan kaygının çok yoğun olması halinde ise kişinin odaklanma becerisinin zayıflayıp, unutkanlığı artırdığını, konsantrasyon ve organizasyon güçlüğüne yol açtığını ifade etti.
Kavak, kaygıyı ortadan kaldırmak yerine, ona yenik düşmeyip, kaygıyı faydaya çevirmek gerektiğini dile getirdi. Sınav kaygısının zihinsel, fiziksel, duygusal ve davranışsal olmak üzere dört şekilde kendini gösterdiğine işaret eden Kavak, kaygının nedenlerini şöyle anlattı: “Zamanı iyi kullanamamaya veya iyi çalışmamaya bağlı olarak sınava hazır olmama, kendine güvensizlik, başarıyı sürekli yetersiz görme ve yapamadıklarına odaklanma, başarısız olma korkusu, hedefin belirsiz olması ya da çok yüksek olması, ailenin yoğun baskısı, yakın çevrenin yüksek beklenti içinde olması, plan ve sorumlulukları erteleme, başarının beklendiği gibi olmadığı durumla ilgili sonuçları felaketleştirme, uyku, beslenme ve eğlenme gibi ihtiyaçların yeterince karşılanmaması gibi nedenler kişinin kaygısını yoğun yaşamasına neden olabilir.”
Sınav kaygısıyla başa çıkmak için düşüncelerin gözden geçirilmesinin önemine değinen Kavak, şöyle devam etti: “Yoğun bir kaygı yaşıyorsanız sınavla ilgili konularda kendinizle nasıl bir diyalog içinde olduğunuza dikkat edin. ‘Bu sınav için yeterli değilim, başaramayacağım’ yerine ‘Sınav sonucumu şu an bilemem. Sınavı kazanan kişilerin çalışmış olmaktan farklı bir formülleri yok. Ben de yapabilirim’ gibi gerçekçi ve şu ana odaklı yorumlar yapın. Geçmiş başarısızlıklarınız yerine başarılarınızı düşünün. Başarısızlıklarınız aklınızdan çıkmıyorsa neden başarısız olduğunuzu ve tekrarlanmaması için neler yapabileceğinizi düşünün. Meli-malı ifadeleri kullanmayın. ‘başarılı olmalıyım’, ‘en yüksek puanı ben almalıyım’ gibi ifadeler bir zorunluluk içerdiği için kaygı oluşturabilir.
Mükemmeliyetçi olmayın. Mükemmeliyetçi kişiler sürekli yaptıklarının yeterince iyi olmadığını, daha iyisi olması gerektiğini düşünerek kaygı düzeylerini yükseltirler. Ancak kişinin başarısının farkında olması, daha fazla başarı elde edebilmesi için motivasyon kaynağı olabilir. Sınav esnasında yoğun heyecan yaşadığınızda bu heyecanın bir duygu olduğunu ve herkesin bu duyguyu yaşadığını unutmayın. Kaygılandığınızda kısa bir süre rahat ve mutlu olduğunuz bir ortamı ve tüm ayrıntıları gözünüzün önüne getirmeye çalışın.”
Kavak, sınav kaygısını azaltmada ebeveynlere düşen görevleri de şöyle ifade etti: “Anne babalar çocuğun çalışma isteğini ve süresini artırmak niyetiyle kaygıyı artırıcı yaklaşımlardan kaçınmalıdır. ‘Daha fazla çalışmalısın’, ‘Bu son şansın’, ‘Ablan kazandı sen de başarırsın’ gibi beklenti ve kıyaslama içeren cümleler yaşanan kaygıyı artırır. Bunun yerine ‘Nasıl gidiyor?, Neler yapıyorsun?, Bizden istediğin bir şey var mı?’ gibi ifadelerle onu beklenti ve kaygılarıyla ilgili konuşmaya teşvik ederek duygu ve düşüncelerinden haberdar olabiliriz. Yaşanan problemlerle ilgili sürekli soru sormak, öneriler sunmak çoğu zaman işe yaramayabilir. Bazen yorum yapmadan, anladığımızı hissettirerek dinlemek çocuğun kendisini çok daha iyi hissetmesini sağlayacak, sorunların tespit ve çözümü konusunda yardımcı olacaktır.
Yapması gerekenler konusunda sürekli ‘hadi’ demek, çocuğun motivasyonunu düşürebilir. Sorumluluk çocuğa ait olmalıdır. Bu nedenle zaman zaman yapılan uyarılar yeterli olacaktır. Çocuğun yaşadığı duygular için ‘ne var bunda bu kadar heyecanlanacak’ gibi ona anlaşılmadığını hissettirecek cümleler kullanılmamalı. Sınavda başarılı olsa da olmasa da onun kişiliğiyle ilgili düşüncelerimizin ve ona duyduğumuz sevginin değişmeyeceği mesajı verilmeli. Anne babalar çocuklarının istek ve hayalleriyle kendi özlemleri arasındaki sınırı korumalı. Çocuklarını yeterince tanımadan kendi arzularına göre meslek seçimi konusunda yönlendirmemeli. Çocukla konuşulan konu daha çok sınav konusu olmamalı, paylaşımlar artırılmalı. Sınavdan sonra çabası ödüllendirilmeli.”