Türkiye’nin Deniz Koruma Alanlarındaki Mavi Karbon Değeri Dikkat Çekiyor
Hindistan’ın Haydarabat kenti’nde yapılan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 11. Taraflar Konferansı’nda, “Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında deniz koruma alanlarının sahip olduğu yıllık yaklaşık 11,5 milyon dolarlık ‘mavi karbon’ değeri, konferansı izleyenlerin büyük ilgisini çekti.
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü (TVKGM) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye (UNDP Türkiye) tarafından yürütülen Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında yapılan ‘mavi karbon’ değerleme çalışmaları, konuyla ilgili uluslar arası çevrelerin dikkatine sunuldu.
Türkiye’de Proje Kapsamında 6 Bölge Var
11,5 milyon dolarlık ‘mavi karbon’ değeri proje çalışmalarıyla ilgili olarak gerçekleştirilen sunumda, Türkiye’deki tüm deniz koruma alanlarının sahip olduğu yıllık ‘mavi karbon’ değerinin, yaklaşık 11,5 milyon ABD doları olduğuna dikkat çekilirken, bunun yaklaşık 5,3 milyon dolarının proje kapsamındaki altı bölgede bulunduğunun altı çizildi. Gökova, Foça, Datça-Bozburun, Köyceğiz-Dalyan ve Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma (ÖÇK) bölgeleri ile Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nda yürütülmekte olan proje ile ‘mavi karbon’ açısından büyük önem taşıyan ve “Posidonia çayırları” adı verilen deniz altındaki çiçekli su bitkilerinin bulunduğu bölgelerin önemli ölçüde korunma altına alındığı bilgisi, katılımcılar tarafından büyük ilgiyle karşılandı.
Dünyanın 193 ülkesi tarafından kabul edilen ve Türkiye tarafından 1992 yılında imzalanarak 1996 yılında onaylanan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, sanayileşme ve şehirleşme gibi biyolojik çeşitlilik üzerinde baskı oluşturan unsurlar karşısında ortaya çıkan gereklilik üzerine oluşturuldu. Sözleşmeyle, biyolojik çeşitliliğin korunması ve biyolojik çeşitlilik bileşenlerinin sürdürülebilir kullanımının sağlanması ile birlikte genetik kaynakların kullanımından doğan yararların adil ve eşitlikçi bir biçimde paylaşılması amaçlanıyor.
10 Yıllık Hedeflerde İddialı
Sözleşme’nin 2011-2020 yılları arasında hayata geçirilmesi planlanan temel hedefi, başta biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri açısından özel öneme sahip alanlar olmak üzere, karasal alanların ve iç su alanlarının en az yüzde 17’si ile kıyı ve deniz alanlarının yüzde 10’unun korunan alanlar sistemine entegre edilmesi olarak öne çıkıyor. Bu sistemin, etkin ve adilane yönetilen, farklı ekolojik özellikleri temsil eden ve birbirine iyi bağlanmış sistemler olarak düzenlenmesi de önem taşıyor.
Mavi karbon; deniz çayırları, gelgit bölgelerindeki tuzlu bataklıklarda veya “mangrov” ormanları gibi kıyı ekosistemlerinde tutulan ve de depolanan karbonu temsil ediyor. Bu önemli ekosistemler, büyük karbon depoları olarak birincil üretim ile atmosferdeki karbondioksiti tutuyor ve sonra da sediman olarak tanımlanan dip kısımda biriktiriyorlar. Sağlıklı bir ekosistem ve biyolojik çeşitlilik açısından hayati öneme sahip mavi karbon, en çok bitki örtüsünün altındaki toprak veya sedimanda bulunuyor.
Deniz Koruma Alanlarında Küresel Çevre Fonu’nun (GEF) Katkıları oturumunda yapılan tartışmaların ardından, uluslararası çevrelerle beraber GEF 6. Dönem Küresel Stratejisi üzerinde duruldu. Uzun dönemli finansmanın sağlanması için özel sektörle işbirliği yapmak, bütüncül bir yaklaşım dâhilinde, Deniz Koruma Alanları ile balıkçılık ve turizmin gelişimini birlikte ele almak ve tüm paydaşlarla “kazan-kazan” yaklaşımına dayalı ilişkiler gerçekleştirmek gibi stratejilerin hayata geçirilmesinin önemi ortaya kondu.